Şeyh Edebali (1206 – 1326) Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında yaşamış bir İslam âlimidir.
Ahi şeyhi, Osman Gazi’nin kayınbabası ve hocası olan Edebali, aynı zamanda Ahi şeyhidir.
Osmanlı Devleti’nin fikir babasıdır.
Osmanlı Devleti’nin imparatorluk haline gelmesinde fikirleri ile yol gösterici olmuştur.
Damadı Osman Gazi’ye öğütleri devlet adamları için altın tavsiyedir.
İşte öğütlerinden bazı alıntılar…
“Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana…
Güceniklik bize; gönül almak sana…
Suçlamak bize; katlanmak sana…
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana…
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana… Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana…
Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…”
“Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın.
Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin…
Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder.
Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın!
Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir.
Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.
Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın.
Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını.
Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.
Açık sözlü ol!
Her sözü üstüne alma!
Gördün, söyleme; bildin deme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir…
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki âlime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı!
Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı olduğun mücadeleden korkma!
Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.
Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir.
Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler.
Bunun içindir ki, yaşayamadılar…
Sevgi davanın esası olmalıdır.
Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez.
Görünerek de sevilmez!
Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.”
Tarihteki olayları iyi irdelemek, dersler çıkarmak gerekir.
Tarihimizi bilmiyoruz ve okumuyoruz.
Sürekli geriliyoruz, gerdiriliyoruz.
Bağırmalar… Çağırmalar… Hakaretler…
Yöneticiler için konuşma üslubu olmuşsa, öfke kontrol edilemiyor demektir.
Öfkeli yönetici de sağlıklı ve doğru karar veremez.
Sağlıklı ve doğru karar veremeyen yönetici ya da lider…
Yönetemez.
Devleti yönetenlerin bir konuşup, bin düşünmesi gerekir.
Topluma gücenmek, mahiyetindeki çalışanları suçlamak ya da kendisi gibi düşünmeyenlere hasım gibi davranmak iyi bir yönetici için kabul edilemez.
Toplumu ayrıştırarak yönetmek, devletin bütünlüğüne zarar verir.
Toplumu yönetenler;
Alçak gönüllü… Uysal… Hoşgörülü… Sözünün eri…
Ve de sabırlı olmalıdır.
Vatandaşlar arasında çatışmacı bir tavır sergilenmemelidir.
Kahraman güvenlik kuvvetlerimiz canı pahasına yurtiçinde ve yurtdışında mücadele ederken…
Siyasi iç kavgaların askıya alınması gerekmez mi?
Adalet… Hak… Hukuk…
Toplumu ayrıştırma yerine, bütünleştirir.
Toplumu heyecanlı, bir ve iri tutmak,
Geleceğe hazırlamak,
Devleti yönetenlerin ve siyasi liderlerin asli görevidir.
Biz böyle biliriz.