Kudüs, İslam’ın ilk kıblesidir.
Hz. Muhammed’in Mi’rac sırasında göğe yükseldiği yerdir.
Dünyanın en eski ve İslam’ın sembol şehirlerinden biridir.
Tıpkı Mekke ve Medine gibi…
Filistin’de; Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlarca kutsal kabul edilen ve Mescid-i Aksa’nın (Uzak Mescitin) bulunduğu kutsal bir mekândır.
Yahudiler, Hz. Süleyman’ın tapınağının batı duvarının kalıntıları olan
Ağlama Duvarı’nı kutsal mekân kabul ederler ve bu duvarın önünde dua ederek ağlarlar.
Hz. İsa’nın gömülü olduğu yer olduğuna inanıldığından, buraya inşa edilen Holy Sepulchre kilisesi tüm Hristiyanlarca kutsal bir hac merkezidir.
ABD başkanı Trump Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı.
Kıyamet de bundan koptu.
Kudüs’ü sadece bir Filistin meselesi olarak görmek son derece yanlıştır.
Hoşgörünün esas alınması…
Toleranslı davranılması…
Ve Müslümanlara tahammül edilmesi gerekirken…
Müslümanları tahrik ederek, yeni ve sonu kestirilemeyen kanlı bir oyun mu sahneye konulmak isteniyor?
Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımak kimseye kan ve gözyaşından başka bir şey kazandırmaz.
Hani Ortadoğu’ya demokrasi gelecekti?
Senaryosunu Siyonistlerin yazdığı, bazı Arap liderlerin başrol oynadığı film, korku filmiymiş meğer…
Bilakis Ortadoğu’nun altına dinamit yerleştirildi.
Bu bahane ile ABD ve İsrail’e karşı olan liderler ortadan kaldırıldı, yönetimler dağıtıldı.
Birçok İslam ülkesi darmadağın edildi.
Sanki Osmanlının ahı tuttu.
Ya Arap Emirler?
Dinimizce kutsal kabul edilen mekânları koruyan, Fahrettin Paşa’ya dil uzatacak kadar da küstahlar…
Fahrettin Paşa bunları yaparken, senin ceddin neredeydi?
Sen o dilini ABD ve Batıya uzat ta yiğitliğini görsünler.
Her neyse…
Öteden beri Haçlı zihniyetinin hedefi olan ve alınması için çok sayıda sefer düzenlenen Kudüs şimdi ne hallerde…
Bu arada kontrol altına alınması gereken İsrail, iyice azdırıldı.
Ortadoğu’daki bu kanlı tezgâha birileri dur demelidir.
Kim dur diyecek?
İslam İşbirliği Örgütü İstanbul’da toplanmış, Doğu Kudüs misilleme olarak Filistin’in başkenti ilan edilmiştir.
Yeter mi? Yetmez.
Çünkü bugüne kadar bu örgütün önemli meselelerin çözümünde bir ağırlığı görülmemiştir.
Daha etkili mekanizmalar geliştirmek gerekiyor.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın tavırları ibret vericidir.
Sanki İsrail yanlısı gibiler…
Toplantıya da katılmadılar.
ABD’nin çıkarlarına göre hareket etme gibi bir eğilimleri var.
Ah bu Müslümanlar…
Sudan sebeplerle birbirlerini yemeseler…
Kudüs’e birlikte sahip çıkarlardı.
Ve Trump bu kararı almaktan korkardı.
İyi ki Türkiye var.
Başka gür bir ses duydunuz mu?
İktidarı ile muhalefeti ile Kudüs davasının etrafında kenetlendi.
Kudüs 68 yıldır Yahudilerin elinde ve 1,5 milyarlık İslam dünyası eli kolu bağlı vaziyette bekliyor.
Bu korkak bekleme, bu sessizlik zillettir.
Bu ayıp onlara yeter.
Müslümanların yeniden ayağa kalkması ve kendilerini sorgulamaları gerekir.
Sadece kuru sözle de geçiştirilemez.
Tarihi gerçeklerin haykırılması ve etkili eylemlerin gösterilmesi gerekir.
“Yahudi’nin malını alacağına canını al” derler.
Yahudilerin tüm dünyada ürettikleri marka malları Müslümanlar almasın, sen gör cümbüşü…
Hem İsrail’i terör devleti ilan edecek, ağzından gelen her şeyi söyleyeceksin hem de Yahudi mallarını hamutuyla yutacaksın.
Ya da yatırımlarına göz yumacaksın.
Demezler mi, “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.”
Fakir Arap, Filistin’in farklı bölgelerinden Mescid-i Aksa’ya akıyor.
Kuran okuyor, dua ediyor.
ABD ve İsrail’i protesto ediyor.
Kudüs’te canı bahasına evini terk etmiyor.
Ve daha ne fedakârlıklar…
Petrol ve mülk zengini Araplar mı?
Onlar sefada.
Emperyalist devletlerle kol kola…
Cümbüşte.
Yeter ki makam ve mevkileri sallanmasın.
Yesinler, içsinler, s…
Yazıyı bitirmiştim ki, Birleşmiş Milletler’ den son dakika haberi geldi.
ABD’nin tehditlerine rağmen Kudüs tasarısı 128 evet oyuyla kabul edildi.
ABD ve İsrail dışında 7 ülke ret oyu verirken, 35 ülke de çekimser oy kullandı.
“BM oylaması Filistin için bir zafer” sloganları atılmaya başlandı.
Bu işten nemalanacak bir şey çıkmaz.
BM kararları bağlayıcı değil, semboliktir.
İslam İşbirliği Örgütü gibi, BM’ninde eylemsel bir etkinliği yoktur.
Batı, matruşka gibidir. Oyun içinde oyun vardır.
Benden söylemesi…
***
İsrail’de Bir Ders
İsrail de bir ilkokul… Tahtanın başında bir bayan öğretmen, yanında ayakta dikilen 3 erkek…(Muhtemelen MOSSAD ajanı)
Öğretmen ile öğrencilerin diyaloğu…
-Jerusalem (Kudüs) ismini söylediğimde aklınızda ne canlanıyor?
-Kutsal şehir… Tapınak…
-Kim Süleyman Tapınağının yakın zamanda inşa edileceğine inanıyor?
(Tüm öğrencilerin elleri havada)
-Süleyman Tapınağının inşa edileceği bölgede ne var?
-Mescit… Mescid-i Aksa…
-O halde bu mescit ne olacak?
-Yıkılacak… Çökecek… Kaybolacak…
-Hanginiz son zamanda bir Arap çocukla karşılaştı?
( Bazı eller havada)
-Onlarla nerede karşılaştınız?
-Tapınağın yanında…
-Onunla konuştun mu?
– Hayır, o beni itti ve gitti
-Arap bir çocukla karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz? Neler oluyor?
-Kızgınlık… Onu öldürmek istediğimi hissediyorum…
-Dindar olmayan bir Yahudi ile karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz?
-Ona laik olduğu için acıyorum.
-Niçin acıyorsun ona, dindar olmadığı için mi? Bunda problem ne?
-Çünkü o doğru yolda değil…
-10 yıl içerisinde Kudüs nasıl olacak?
-Tamamı dindar Yahudi… Tamamı Yahudi… Araplarda yaşayacak ama köle olarak…
-Çünkü Mesih gelecek, öyle mi? Çok güzel anladım.
-Sen ne söylüyorsun?
-Büyük bir savaş çıkacak ve bütün Araplar ölecek… Bir kısmı da köle olacak…
-Çok güzel. Her şeyi çok iyi anlamışsınız. Bu okulda başarılarınız ve eğilimleriniz devam etsin.
İşte İsrail ilkokuldan itibaren çocuklarını böyle yetiştiriyor.
Fazla söze hacet yok.