Hürses Gazetesi yazarı Ayla Çekiç geçen hafta ki yazımdan alıntılar yaparak kendi görüşleri ile birlikte yayınlayınca…
Kızılca kıyamet koptu.
Ne yazmıştım?
“İnsanı dostun ihaneti, düşmanın merhameti yıkar.
Makamları mevkileri yokken elinden tutup, gezdirdiklerimiz…
Risk alarak savunduklarımız…
Birilerinin tepkisini çekeceğimizi bile bile yanında göründüklerimiz…
Yüzüne gülecek kadar dost sandığın kişiler, aslında arkandan konuşacak kadar yüzsüzler…
Size helal olsun.
Adam diye geziyorsunuz ya…”
Burada kimseyi hedef yapmadım, kimseyi de kastetmedim.
Üstüne alınanlar olmuş…
Varsın olsun. “Ben miyim?” diye etrafı arasın dursun.
Kişi en iyi kendisini bilir. Üstüne alınanlar varsa yazı amacına ulaşmış demektir.
Bir amatör yazar olarak; görüşlerimi, hislerimi, duygularımı yazdım.
Tabi ki sitemlerimi de…
Hep suskun, duyarsız, konuşmayan, yazmayan, araştırmayan eleştirmeyen, sorgulamayan bir birey olarak mı yaşayacağız?
Onursuzca… İlkesiz…
Bu yazıların akabinde birileri harekete geçti.
Sahte sitelerde, bazı yerel gazete sayfalarında yalan yanlış haberlerle algı operasyonları başladı.
İftara niteliği taşıyan manşetlerle…
Bu haberleri kimin ya da kimlerin yazdırdığını tahmin etmek hiç de güç değil.
Aklı kıt, tahsili kesik ve haksız kazanç elde ederek çok para kazanan birileri…
Troll ya da troliçeleri besliyor.
Mankurtlar gibi aklı mantığı uyuşmuş bu güruh da, şişirme haberlerle…
Sallıyor da sallıyor.
Yıllardır kamuda üst düzey yöneticilik yaptım.
Aklımı kimseye ipotek ettirmedim, biat etmedim.
Devletin ve hukukun yanında oldum.
Ceza bile almadan şerifimle kamu hizmetini tamamladım.
Yan gelip yatacak kadar ne servetim oldu ne de param.
Kimseden ne makam beklentim var ne de ihale…
Hala çalışıyorum, üretiyorum.
Emeğimle alın terimle.
Sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yapıyor, birikimlerimi paylaşıyorum.
Haber yaptırmışlar.
“Tele kulak…”, “Birlikte çalıştıkları FETÖ’cü çıktı.” Vs.
Onları Antalya’ya ben mi atadım? Ben mi memur yaptım? Rütbelerini ben mi verdim?
Görev yaptığım dönemde FETÖ diye bir örgüt tanımı yoktu.
Emekliye ayrıldığımda da…
Vardı da biz mücadele etmedik mi?
Devletin görevlisine vazife vermemek kimin haddine.
O zamanlar haber alma adına onlarla içli dışlı olanlar…
Bu manşetleri atanlardı.
Ne tuhaf değil mi?
Bunu koyun koyuna yatanlar ile onlara paye verenler konuşsun.
Kendi partisinde atılmış, eski sol tüfek bir vekil…
Sicili çeşitli suçlarla kabarık haklarında dönemimde soruşturma açılmış iki polis emeklisi…
Parasına ve konumuna güvenen, işadamı kimlikli omurgasız kişilikler…
Kendini akıllı, âlemi aptal zanneden bazı siyasiler…
Ve bunların kalemşorları…
Bizi yıldıracak, korkutacak öyle mi?
Hadi oradan.
Bir de Eskişehir masalı uydurdular.
Hayatım boyunca Eskişehir’e hiç gitmedim, orada çalışmadım.
Vay efendim orada çalışırken kumpas kurmuşum, yüzlerce masumu yargılatmışım…
Benim isim ve soyadımda bir emniyet mensubu var.
Şu anda FETÖ’den yargılanıyor.
Onun haberlerini kopyala yapıştır, şişirme haber yaptır.
Sonra yargıda bunları dillendir.
Vicdanınız kurusun.
“Çamur at izi kalsın” misali…
Türk adaleti gerekeni yapacaktır.
Bunlar yetmezmiş gibi, bir de radikal dinci görünümlü bir site türedi.
Muhtemelen DEAŞ bağlantılı ve sahte…
“Mafya babası çıktı”
Bir bu eksikti.
Haram lokmayı bile hesap eden ben, nasıl olur da yanlış yollara gider.
Bari akıllı bir şeyler uydurun.
İnandırıcı olsun.
Onları yönlendiren, kuyruk acıları olan, perde arkası aktörlere bakmak gerekir.
Onlarla yargı önünde hesaplaşacağım.
Topunuz gelin.