Birlikte yol yürüyen insanlarda; dava adamlığı, inanç, ilkeli olmak ve değerlere sahip çıkmak aranan vasıflardır.
Yol arkadaşlarına yönelik, her türlü saldırıya gerektiğinde göğüs germek…
Taviz vermeden inandığı değerler için mücadele etmek…
Her zaman her yerde dik durabilmek…
İyi ve kötü gününde dostlarının yanında olabilmek…
Kısacası omurgalı olmak önemlidir.
Bununla birlikte; siyasette, toplum hayatında, omurgalı olmak ya da omurgalı insan bulmak o kadar zorlaştı ki…
Nesilleri giderek tükeniyor.
Neden mi?
İnandırıcılıkları ve ikna kabiliyetleri yüksek olduğundan hedef tahtası haline getirilmeleri an meselesidir.
Dalkavukluk yapmadıkları, el etek öpmedikleri için pek sevilmezler
Dansöz gibi kıvırmazlar, çıkar için adam satmazlar.
İnandıkları uğruna tartışmaktan ve çatışmaktan çekinmezler.
Sözünün eri, saygı duyulan tiplerdir.
Dürüst ve samimidirler.
Gerektiğinde sevdikleri için bedel öderler.
Varsın olsun, “adam gibi adam” derler ya…
İşte öyledirler.
Omurgasızlar ise her türlü ortama uyum sağlayan bukalemunlardır.
Köşe çizgileri belli değildir.
Amip gibi çoğalırlar.
İskeletleri oluşmadığından, bulundukları ortama göre şekil alırlar.
Yeter ki paranın, makamın kokusunu alsınlar.
Hep kazananın yanında yer alırlar.
Makamın varsa, o kadar ustaca nefsini okşarlar ki…
Seven, dost canlısı biri sanırsın.
“Öl de ölelim abi” gibi abartılı sözler de söylerler.
Samimi ve omurgalı insanlardan ayırt edilmeleri zordur.
Bazen onların önüne geçerler.
Sis perdesini aralayıp gerçeği göremezsin.
İnanırsın.
Fırıldak gibi dönerler, olmadık şaklabanlıkları yaparlar.
Tıpkı “kralın soytarıları” gibi…
“Batan gemiyi önce fareler terk eder.”
Onlar da öyledir.
Güç kaybetmeye başladığınız an, gerçek yüzleri ortaya çıkar.
En çok ihtiyaç duyulan zamanlarda sıvışırlar.
En kötü yönleri de kolayca taraf değiştirmeleridir.
Dün iyi dediklerine kötü, kötü bildiklerine iyi derler.
Üstelik bir de kara çalarlar.
Yeter ki kişisel bir çıkar görsünler.
Tüm sohbetleri, tüm dünyaları para ve servet üzerinedir.
Onunla yatar, onunla kalkarlar.
Parası ve makamı olan, aslında ufak adamlardır bunlar.
“Kral çıplak!” dense, balon gibi patlarlar.
Allah’ında bir adaleti var. İlahi adalet gün gelir hesap sorar.
Daldan dala zıplasalar da…
Konjonktüre göre farklı kişilerin kucağına otursalar da…
Yüzsüz ve arsız olsalar da…
Düzenleri bozulacaktır.
Gün gelecek, deve kuşu misali, başlarını kuma gömecekler ama bir tarafları hep dışarıda kalacaktır.
Her yerde olma çabaları onları hiç ama hiç kurtaramayacak.
Kullanılacak ve bir kenara atılacaklar.
O gün yakındır.
Ben bizim mahallenin omurgasızlarını yazdım.
Sizde kendi mahallenizi…
Kimler mi?
İsme ne hacet, karakteristik özelliklerine bakın!
Çok yakınınızda görürsünüz.
Sizi gidi yanardöner tipler sizi.
Sizi gidi makam ve çıkar düşkünleri sizi…
Onları tanırız hem de yakinen.