Anadolu kavimler kapısıdır.
Dersim bölgesine de birçok kavim gelip yerleşmiştir.
Kimler geldi kimler geçti kim bilir.
Dersimliler aslen Horasanlıdır. 13’üncü yüzyılda Moğol istilasından kaçarak Anadolu’ya geldiler.
Anadolu’da yaşadıkları bu bölgeye kendi adlarını verdiler.
Dilleri ise Zazaca’dır.
İnançlarında, yaşam tarzlarında, türkülerinde Şamanizm’in esintilerini bulursunuz.
Kadın erkek eşitliğine önem verirler.
İsimleri de genelde doğa adlarından oluşur.
Bir Türk boyu olmalarına rağmen, önemli bir bölümü Kürt kimliğini benimsemiştir.
Başka bir deyişle, Kürtleşmiştir.
Dersim’de yaşayanlar sadece Zazalar değildir, içlerinde Türkmen aşiretleri de bulunmaktadır.
Dersim birçok aşiret ve boyun yaşadığı bir bölgedir.
Hepsi de birbirinden farklı özellikleri bünyelerinde barındırır.
Bir kısmı Sünni olmakla birlikte, Zazalar’ın büyük çoğunluğu Alevi’dir.
Dersim 1923’te ilçe yapılarak Elazığ’a bağlanmış, 1935 yılında da “Tunceli” adıyla il yapılmıştır.
Dersim’in coğrafi ve toplumsal yapısı bazı isyanlara zemin hazırlamış, merkezi hükümetin bazı sert uygulamalarına neden olmuştur.
Bu nedenle devlete karşı hep mesafeli kalmışlardır.
Atatürk’ü çok severler.
Atatürk’ün kendilerini özgürleştirdiğini düşünürler.
Okuma oranı yüksektir.
Genelde sol partilere oy verirler.
Son seçimde Komünist Parti adayı Mehmet Maçoğlu’nu seçerek sürpriz yapmışlardır.
Bu sıradışı ilimizin kaderi bugünlerde giderek değişiyor.
Hikâyesini merak edenlere anlatacağım.
2017 yılında çıkarılan bir kararname ile Kadıköy kaymakamı Tuncay Sonel Tunceli’ye vali olarak atandı.
Birçok kişi bu atamayı sıradan bir atama olarak gördü.
Kararnameyi duyunca ilk sözüm: “Tunceli makûs talihin değişiyor” oldu.
Tuncay Sonel’i Birecik Kaymakamı olarak tanıdım.
Ben’de Gaziantep Emniyet Müdürü olarak görev yapıyordum.
“Atom karınca” gibiydi.
Birecik’e güzel hizmetler yaptı.
2008 yılında İZDER (Seçilmiş ve Atanmışları İzleme Derneği) tarafından “Yılın Kaymakamı” ödülünü layık görüldü.
Aynı yıl ben de “Yılın Emniyet Müdürü” ödülünü almıştım.
Dostluğumuz iyice pekişti.
Daha sonra Of, Seydişehir, Bandırma, Kadıköy gibi büyük ilçelerin kaymakamı oldu.
Buralarda uyguladığı sosyal sorumluluk projeleri ile ödüle doymadı.
Ödül üstüne ödül aldı.
Halka yakın, iş üreten, örnek yönetici kimliği ile üstlerinin dikkatini çekti ve Valilik makamı ile onurlandırıldı.
Valiliğinin yanında kayyum olarak belediye hizmetlerini de üstlendi.
Tunceli için gün doğmuştu.
Görevli bulunduğu 21 aylık süre içerisinde terörden altyapıya, ulaşımdan istihdama pek çok sorunu kendine has yöntemlerle çözdü.
Tunceli huzur, güven, eğitim, spor, kültür ve turizm şehrine dönüşmeye başladı.
“Terör şehri” olarak devraldığı Tunceli’yi huzur şehrine dönüştürmek için kısa sürede hayata geçirdiği 625 Milyon ₺ tutarındaki projeleri saymakla bitmiyor.
Şehir ışıklandırma ve peyzaj düzenlemesi ile göz kamaştırıyor.
Gitmeye korkulan yerlerde güven kol geziyor.
Munzur Nehri gondollar, gezi teknesi, sürat motoru ve su jetleri ile canlandırılmış.
Birçok kentte olmayan…
Farklı türde pek çok canlıya ev sahipliği yapan sokak hayvanları bakımevi ve iyileştirme merkezi bile var.
En önemli çalışması da eğitim alanında…
Çocukları çok seviyor.
“Çocuk Dostu Ödülü” sahibidir.
Bendeniz gibi…
Diyeceğim odur ki, vali Sonel sıradışı bir validir.
Ve sıradışı bir ilde valilik yapmaktadır.
Biz fikriyle hareket etmekte, takım ruhuyla çalışmakta, yerel imkânları çok iyi kullanmaktadır.
Gece gündüz halkın içindedir.
Onda gurur, kibir göremezsiniz.
Kiminin kardeşi, kiminin ağabeyi, çocukların da vali babasıdır o.
Devletin şefkatini ayrım yapmaksızın göstermekte, şehit ve gazilerimizi ihmal etmemektedir.
Sivil toplumcu ve vatanseverdir.
Çalışkanlığı, alçak gönüllülüğü ve başarılarıyla daha üst görevlere layıktır.
İş yapmayıp, yan gelen yatan, siyasi parti il başkanı gibi çalışmayı marifet sayan valileri görünce…
İstenen ve özlenen bir devlet adamıdır.
Basında dürüst ve şeffaf olduğu algısı yaratılan, belediye başkanı Mehmet Maçoğlu’nu zor günler beklemektedir.
Çünkü hizmetin çatısı yükselmiştir.
Ya vali Sonel ile el ele verip kente hizmet edecek ya da balonu patlatacaktır.
Bu ili yakinen takip edeceğiz.
Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu da ilginç bir bürokrattı.
“Türkiye’de ihmali mesuliyet yoktur, icra-i mesuliyet vardır.”
Derdi.
Başka bir deyişle, çalışanların cezalandırıldığı bir ülkede yaşadığımızı söylerdi.
Koltuğa itibar kazandıranların değil de, koltuktan itibar kazananların prim yaptığına hayıflanırdı.
Bürokratlığım dönemimde icraatlarını örnek aldığım bir yöneticiydi.
Allah rahmet etsin.
Vali Sonel bana rahmetliyi hatırlatıyor.
Umarım hak ettiği gibi ödüllendirilir.
Sayıları az.