Gönlümüzde ve ruhumuzda onulmaz yaralar açan devasa bir felaket yaşadık. Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem sonrası yaşanan ağır tablo ve 10 ilde “olağanüstü hal” ilan edilmesi üzerine, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bir yılda bütün evleri bitireceğiz” demesi, seçimi erteleme sinyali olarak algılandı ve yandaş basının kalemşorları harekete geçti. “Seçim ertelenmelidir!” Ben bu sözleri Erdoğan’ın bir seçim vaadi olarak görmek isterim. “Beni seçerseniz evlerinize 1 yılda kavuşursunuz.”
Vatandaşlarımız şu an seçim değil yaşam mücadelesi veriyor. Böyle bir dönemde acılarıyla yüzleşen vatandaşlarımıza karşı seçim propagandası yapmak ve oy istemek oldukça zor. Bu konuda aklı başında, konusunda uzman hukukçular dışında “Seçim ertelenmez” diyen çok az. Vatandaş; “Tayyip Erdoğan seçimi ertelemek isterse, YSK’da, Anayasa Mahkemesi ’de direnemez” görüşünde. “Bu ertelemeye yasal bir kılıf bulurlar” diyorlar. Daha şimdiden “Savaş hali” tabirinin, “ülkenin önemli bölümünü etkileyen tabii afetler için de geçerli olacağına” dair çakma yazarlardan inciler var.
Şu anda göründüğü kadarıyla seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılmasının önünde ciddi engeller bulunuyor. “Seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılması Cumhurbaşkanı ya da TBMM’nin erken seçim kararına bağlıdır. Bu organlar tarafından erken seçim kararı alınmadığı takdirde Yüksek Seçim Kurulu seçim takvimini Kanunda belirtilen süreye göre hesaplayarak seçim takvimini başlatmak zorundadır.”
Peki, seçim 18 Haziran’da yapılabilir mi? Anayasa’ya göre seçim, “sadece savaş olursa ertelenebilir. O da Milletlerarası hukukun meşru saydığı savaş… İç savaş ve kargaşa gibi kavramlar Anayasa’da tanımlanan “savaş” kavramı içerisine girmemektedir. Anayasamız, TBMM’nin bir savaş hali ilanına karar vermesi ve bu kararın “Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerden” birini içermesi hali dışında bir seçenek bırakmamıştır.” Yani seçimin Sonbahara ertelenmesi mümkün görünmemektedir. Lakin burası Türkiye… “Anayasa bir kez delinirse bir şey olmaz!” boşuna mı denildi!
Cumhurbaşkanı Erdoğan; yasaları fazla dikkate almayan, inandığını yapan bir lider… Seçimi altı ay ya da bir yıl ertelemek için baskı yaparsa hiç şaşırmam. Önceden bu konuyu kamuoyunda tartıştıracak ve sonrasında istediğini yaptırmaya çalışacaktır.
“Depremde 13,5 milyon insan etkilendi. Önemli oranda seçmen yer değiştirdi, kimlik bilgileri ile ilgili bilgiler yok oldu. Seçimi etkileyecek oranda bir seçmen kitlesini devre dışı bırakmak seçim sonucunu etkileyebilir. Kısa zamanda hazırlıklar yapılamaz.” Bu gerekçeler doğru gibi görünüyor. Lakin çağımızda teknoloji o kadar gelişti ki, yer değiştiren seçmenin bile bulundukları yerde oy kullanabilmeleri mümkün. İhtiyaç duyulan zaman da bir veya iki haftayı geçmez.
Demokrasi kurumlar ve kurallar rejimidir. Herkes kafasına göre seçim tarihi belirleyemez, erteleyemez. Seçimin ertelenmesinin tek yolu, anayasa değişikliğinden geçer. O da zor görünmektedir. Zira muhalefet, seçimin ertelenmesine karşı gözüküyor.
YSK, seçimi ertelenmesine ya da iptaline karar verebilir mi? Anayasa, “TBMM veya Cumhurbaşkanı kararıyla seçimlerin öne alınmasını mümkün kılmaktadır.” Ama Anayasa’nın 78.maddesi,“ertelemenin tek istisnasını resmen ilan edilmiş savaş hali” olarak görmektedir. “Savaş sebebiyle seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse… TBMM, seçimlerin 1 yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.” Bunun istisnası da yoktur. Hatta savaş hali bile olsa, seçimlerin ertelenmesi kararı alınmazsa seçimlerin yapılması mümkündür. TBMM’yi yok sayıp, seçimleri erteleme kararı alınırsa ne olur? Siyasette bunun adı “sivil darbedir.” Sivil Darbe nedir? “Anayasanın özü eğer sivil bir iktidar tarafından anayasada öngörülmemiş bir yöntemle değiştirilmişse burada sivil bir darbeden söz edilebilir.”
Çık işin içinden, çıkabilirsen!
Deprem mücbir sebep midir? Evet deprem bir mücbir sebeptir. Lakin seçimin ertelenmesi için yeterli değildir. Anayasa seçimlerin ertelenmesini olanaklı kılan mücbir sebebi tanımlamıştır ve o da savaş durumudur. Durum bu halde iken… Hukuki bilgisine güvenilen, özgürlükçü ve yasalara bağlılık vurgusunu sıkça dile getiren, çıkışları ile Tayyip Erdoğan ve AKP camiasını bile kızdıran Bülent Arınç; “vatandaşların yaralarının sarılmasına odaklanılması için seçimlerin ivedilikle ertelenmesi gerektiğini neden ileri sürdü? Bu Bülent Arınç’ın kendi görüşü mü, yoksa Saray’ın telkini mi? Muhalefet Saray’ın telkini olarak algılıyor.
Ne diyor Arınç?
“Ne Mayıs’ta ne Haziran’da seçim olmaz, olamaz. Devlet bürokrasisinin vatandaşlarımızın yaralarına merhem olmasına odaklanması için seçimlerin ivedilikle ertelenmesi lazım. Bu bir tercih değil zarurettir. Anayasanın 78. maddesini ileri sürerek seçimlerin sadece savaş sebebiyle ertelenmesinin mümkün olduğunu söyleyenlere tek cevap yeterli olacaktır.
Evet, bu hüküm var ama anayasalar kutsal metinler değillerdir, hukuki metinlerdir. Yasama organı her zaman anayasa maddesini ilga edebilir, değiştirebilir ve yenisini koyabilir.
Bunun olabilmesi için Cumhurbaşkanı, mecliste grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarıyla bir araya gelmeli ve bu zaruretin nasıl aşılacağı konusunda onlarla istişare etmelidir.”
Ne Sn. Cumhurbaşkanı ne de ortağı Devlet Bahçeli uzlaşı ile ilgili emareler göstermiyor. Her gün ağır sözlerle saldırılan ve ağza alınmayacak sözlerle aşağılanan ve hakarete uğrayan muhalefet, AKP Genel Başkanı Erdoğan ile uzlaşır mı? Anayasa mahkemesi kararlarını uygulamayan ya da yasa hükümlerini takmayan bir anlayışa ne kadar güvenilir? “Olağanüstü hal ilanındaki gerekçeye benzer şekilde deprem benzeri afetlerde de seçimlerin ertelenmesi hükme bağlanabilir.” Heyhat doğru. Endişe o ki, ”ya istismar edilirse…”Zira hükümet bu konuda sabıkalıdır!
Bülent Arınç’ın bu çıkışı muhalefette sert tepki gördü! “Daha enkaz kaldırma çalışması dahi bitmeden seçim fırsatçılığı yapan bu zihniyetten ivedilikle kurtulmamız lazım!” denildi. Yani seçimin ertelenmesine muhalefet, “Hayır” kartı çekti.
Normal şartlarda Cumhurbaşkanı ya da TBMM, seçimi erteleyemeyeceğine göre YSK’da erteleyemez! Çünkü ne YSK ne de AYM, anayasanın üstünde bir kurum değildir. Demokrasilerde her kurum ya da kişi konumu ne olursa olsun anayasaya uymak zorundadır. TBMM ya da YSK’nın bu tür bir yetkisinin olduğunu kabul etmek, millet egemenliğini inkâr anlamına gelir. YSK’nın görevi, seçim tarihine karar vermek değildir. Yetkisi, “seçim işlemleri” ibaresi ile sınırlandırılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin görevi ise yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemektir.
İktidar anayasa hükümlerine uymazsa ne olur? Bu rejimin adı demokrasi olmaz! Daha net bir ifadeyle, Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan ve “değiştirilemez” niteliği bulunan “demokratik devlet” ilkesi değiştirilmiş olur. O halde “seçim, “Anayasa ne zaman diyorsa, seçim yasası ne zaman diyorsa, o zaman yapılır.” Kısacası hukuk, seçim için 18 Haziran’ı göstermektedir.
“Bütün partiler uzlaşsa seçim tarihi ertelenemez mi?” Anayasaya göre tüm partiler uzlaşsa da… Sıkıyönetim veya O’Hal de olsa seçim ertelenemez! Bir gün bile olsa…Tek çıkar yol Anayasa değişikliğidir.
Nokta.