İstişare;Tek bir kişinin karar vermesinin güç olduğu durumlarda belli bir konuyu uzmanları ile değerlendirmek anlamında kullanılmaktadır. İstişare, konuyu farklı görüş açılarına sunmak, başkalarının görüşlerini almak anlamında kullanılan bir kelimedir.
Onların işleri, kendi aralarında istişare iledir. (Şura,38) Hz. Ali: Devletin dini adalettir”, Fatih Sultan Mehmet: “Aklı öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadı’yı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür”, Hz. Ömer: Adalet mülkün temelidir” der. Adalet ve istişare ile yönetim o kadar önemli ki, tüm semavi dinler, peygamberler, din bilginleri ve alimler; Hep adalet üzerine durmuş, yöneticilere; halka adil bir paylaşım yapılması için sürekli istişareyi önermişlerdir.Bu tavsiyelere ne Müslüman Arap ülkelerinde ne de ülkemizde riayet edilmektedir.
Günümüz dünyasında 40 gelişmiş ülke arasında Müslüman ülke yoktur! Bazıları gelişmişlik deyince yollar, havaalanları, parklar, uydu kentler, dev hastaneler olarak algılayacaktır. Maalesef dünya gelişmişlik ölçütleri arasında bunların hiç birisi yok. Hukukun üstünlüğü, insan hakları, refah düzeyi, ifade özgürlüğü gibi temel evrensel değerler dikkate alınıyor.
Adında Adalet ve kalkınma olan, iyi bir kadro ile siyasi hayata atılan AK Parti, “Yeni bir Türkiye” vaadi ile iyi bir ivme yakalayarak 20 yıl kadar iktidarda kalma başarısını gösterdi. Lakin güçlenen Erdoğan, etrafındakilerin yalan yanlış telkini ile kendisini uyaran en yakın çalışma arkadaşlarını birer birer yanından uzaklaştırdı. Ve en büyük yanlışa böylece düştü ya da kasıtlı bir biçimde düşürüldü.
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi…”
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem yok. “Türk Tipi Başkanlık Modeli…” MHP ve Vatan Partisi dışında destek veren de çıkmadı. Uygulandıkça yanlışı görülüyor ve kabarık gelen faturayı halk ödüyor.
Önümüzde 2023 seçimleri var. İlk defa muhalefet partileri iddialı bir konuma geldi. AK Parti oyları, ekonomik ve siyasi krizlerden dolayı düşüyor. MHP oyları ise bu kayıpları karşılayacak düzeyde değil. “Kendi canının derdinde…”
“İlk defa muhalefet partileri iddialı duruma geldi” dedim. Zira AK Partinin tüm seçimleri kazanmasında muhalefetin halka güven vermemesi yatıyordu. 2023 seçimlerinde CHP, İYİ Parti, Saadet, Demokrat Partisi, DEVA ve Gelecek Partisinin bir araya gelerek bir yuvarlak masa etrafında toplanması, Türk Siyasi hayatında önemli bir gelişmedir. Diğer toplantılarda dışarda kalan farklı kesimlerinde bu masalara taşınmasında fayda var. Muhafazakârlar, SEKÜLER kesim ve Kürtlerin de sisteme dahil edilmesi gerekir. İnanç ve etnik aidiyet üzerinde siyaset yapılması yanlıştır. İnanç ve kimlik üzerinde siyaset, demokrasinin özüne aykırıdır.
Ülke sorunlarının çözümünde bu masada iktidarı destekleyen partilerin de olması, vatandaş olarak en büyük arzumuzdur. Lakin sürekli gerilim pompalanıyor.
Bazıları, Liderler zirvesi için “7. Ayak eksik, HDP masada niye yok?” diye soruyorlar. HDP masada olsa, “Neden HDP ile masaya oturdunuz, siz PKK ile iş birliği mi yapıyorsunuz?” diyecekler. HDP kendi yolunu çizmiş. İttifakta yer almayacak görünüyor. Lakin Kürtlerin oyuna tekel koymasına da fırsat verilmemelidir.
Yıllardır “Biz Birlikte Türkiye’yiz” demedik mi? Açıkça söylemek gerekirse; muhalefet, “tüm farklılıklar kucaklayıp, yeni bir Türkiye inşa etmeye geliyoruz” demeden seçim kazanamaz.
İktidar, bir araya gelen muhalefet partilerine, “6 benzemez bir arada!Yuvarlak masada boy sırasına göre mi, yaş sırasına göre mi oturacaksınız? 6’nız yetmez, alayınız gelin.Siz yuvarlak masada oturun, biz köşeli masada oturmaya devam edeceğiz” diye efeleniyor. Bu bir korkunun, bir endişenin ruh halidir.
Türkiye’de benzer parti bireylerin bir araya gelmesi önemli değildir. Önemli olan; farklılıkları çatışma haline getirmeden, ortak değerler etrafında bir araya getirmektir. Tabi ki, bir araya gelen liderlerin her birinin farklı fikirleri ve partilerinin farklı kurumsal yapıları olacaktır. Tek bir inanç ya da tek bir kimlik dayatılması demokrasinin özüne aykırıdır ve kabul edilemez. Bu buluşma, demokrasi ve uzlaşma açısından heyecan vericidir.
Yuvarlak masa etrafında toplananların, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Kuvvetler ayrılığı, hukuk ve demokrasi gibi temel ilkeler etrafında bir fikir birliğine varmalarını önemli görüyorum. Bunlar olursa, toplumun tüm kesimleri rahat bir nefes alır. Zaman geçtikçe diğer ayrıntılar netleşecektir. Dediğim gibi, iktidar kaybetmeye daha yakındır. Lakin muhalefetin kazanması için hata yapmaması gerekir.
Unutulmasın ki, Erdoğan Türk halkının sosyolojik yapısını iyi bilen bir liderdir. Her gün anketleri değerlendiriyor. Lehine bir durum gelişse hemen seçime gider. Bunca ekonomik darboğaza rağmen, Erdoğan’ın meydanlarda hala bir karşılığı vardır. Bunu görmezden gelemeyiz! “Sağlığı elvermediği için aday olmayacak ya da güvendiği bir aday lehine çekilecek” lafları boştur ve siyaset mühendisliğidir. Elinde her türlü devlet ve parasal güç olan ve siyasetin tüm inceliklerini iyi bilen bir Erdoğan, küçümsenecek bir lider değildir. Bu nedenle cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan ve karşıtı haline getirmemek gerekir.
İktidarı; ekonomi, demokrasi, siyasi krizler, yapılan yanlış uygulamalar ve hukuk ihlalleri üzerinden vurmak, daha akılcı bir yol olacaktır.
CHP; özellikle büyük şehirlerde SEKÜLER kesimin rağbet ettiği, aydın ve sanatçıların beğendiği, sosyal ve ekonomik yönden gelişmiş insanların oy verdiği bir parti… CHP, bu kalıpları kırması ve kimliğini yenilemesi gerekir. Bunun için teşkilatlarda bir yenilenme zorunlu görünüyor.
Toplumun farklı kesimlerinde CHP’ye karşı negatif bir algı var. CHP liderinin bu konudaki söylemleri ve başarılı çizgisi, diğer mahallede fazla etki yaratmıyor. Burada kurumsal kimlik önemli. Bazı belediye başkanları, liderleri gibi hoşgörülü ve uzlaşmacı olacağı yerde, “tek adam” tipine özenerek belediyeyi yönetiyor. Bu da CHP’nin oyunun artmasını engelliyor.
Bazı şehirlerde yerel başarılar yok mu? Tabi ki var. Örneğin Ankara… Ancak bu başarı CHP’nin oy artışını sağlayacak oranda değil. CHP’nin oylarının artışı, ortak bir akılla yönetilmesine bağlıdır. Yerel yönetimler ayrı telden, teşkilat ayrı telden çalıyor.
CHP’de farklı kimlikler ve klikler bir araya gelemiyor. Sürekli kavga ve çatışmalar, doğru bir yöntem değil. Yarın iktidar olunduğunda bu kesimlerin, iktidar ortakları ile kavga etmeyeceği ne malum.
Muhafazakâr mahallede AK Parti’den şikayetler arttığı halde, AK Parti tarafından kendilerine sağlandığına inandıkları; Ekonomik, sosyal haklar ile başörtüsü hakkının ellerinden alınacağına dair bir korku var. Bu nedenle iktidar sözcüleri bu konuda da manipülasyon yapıyor. Ve konuyu sıkça gündeme taşıyorlar.
CHP’nin eksikliklerini diğer ortaklar gidermeden başarı gelmez. Başarı; uzlaşmanın, hoşgörünün, ilkeli olmanın ve güvenin sağlanması ile gelecektir. Yerel yönetimlerde görülen başarı, iktidarı getirecektir. Biz bunu Refah partisi örneğinde gördük. Aslında yerel yönetimler ülke yönetimine hazırlanmak için bir okuldur.
Özellikle İYİ Parti’nin yükselişi hem AK Parti hem de MHP cenahında ilgi ve endişe ile takip ediliyor. Bir yürekli kadın… AKŞENER, zor olanı başardı. 6 liderin bir masa etrafında buluşmasının mimarı, Kılıçtaroğlu’ndan sonra Akşener’dir. Bu olumlu algıyı sandığa yansıtmak mecburiyeti vardır.
“Denizleri geçerken, derde boğulmak” da var.
Bu yazının devamı haftaya…