Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas lideri İsmail Haniye için 1 günlük ‘milli yas’ ilan edilmesini eleştirenleri hakaret içeren sert sözlerle hedef aldı.
Ne dedi, Erdoğan? “Bazı ekranlardan, bazı cibilliyeti bozuk olanlar bizim ona (İsmail Haniye) gösterdiğimiz bu ilgiyi hazmedemedi. Ya biz sizden mi izin alıp da bunların kararını verecektik.”
Demokrasi ve çağdaş hukuk ile yönetilen ülkelerde vatandaş; ifade özgürlüğü çerçevesinde görüşlerini açıklayabilir. Kendisine göre “doğru karar almayan siyasileri”, korkmadan ve çekinmeden eleştirebilir.
Devleti yönetenlerin ve seçimde vatandaştan oy isteyecek siyasilerin bu eleştiriler karşısında hoşgörülü olması ve üslubuna dikkat etmesi gerekir. Zira üslup sert olursa ve hakaret de içerirse toplum gerilir ve karşı hamleleri beraberinde getirir. Atalar; “Üslubu-u Beyan ayniyle insan…” sözünü çok kullanmışlardır. Manası; “Kişinin kullandığı üslup; karakterini, kimliğini ve ruh halini yansıtır” demektir.
Erdoğan; “cibilliyeti bozuk” gibi sözleri yeni kullanmış değildir. “Sürtük, aşağılık, terbiyesiz, sürtük, çürük vs. gibi sözleri daha önce de muhaliflere karşı kullanmıştı. Örneğin; Gezi Parkı protestolarına katılanlar için de “çürük ve sürtük” ifadelerini kullanmış ve kadınların sert tepkisi ile karşılaşmıştı. Türk Dil Kurumu sözlüğü “sürtük” kelimesini “aynı anda birden fazla kişiyle gönül eğlendiren kadın” ya da “hayat kadını” ifadeleriyle tanımlıyor.
Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre “cibilliyetsiz” ifadesi ise “yaradılıştan kötü, sütü bozuk ve soysuz” anlamlarına geliyor.
Sanıyorum 2022 yılında Erdoğan: “Ecdadın eserlerine sahip çıkanları eleştiriyor” dediği bazı köşe yazarları için de “Onlar köksüz. Çünkü onların cibilliyeti bozuk” ifadesini kullanmıştı. Anlaşılan o ki; Erdoğan “cibilliyeti bozuk” kavramını kullanmayı seviyor.
Erdoğan’ın “cibilliyeti bozuk” sözüne en sert tepkiyi de İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu gösterdi. Dedi ki; “Seviye ve seciyesi kendisine kefil olmayan kişiler, başkalarının cibilliyetlerini tartışma konusu yapamazlar! Şayet yaparlarsa, kendi cibilliyetleri tartışılır…”
Dervişoğlu, İran’da suikasta uğrayan Hamas lideri İsmail Haniye için milli yas ilan edilmesine de karşı çıkmıştı. “Devletin teamülleri vardır. Cumhurbaşkanı’nın keyfine ve yetkisine göre “Milli Yas” ilan edilemez. Bu Türk milletine bir dayatmadır ve kabulü mümkün değildir. Önemli kavramların devlet eliyle sulandırılmasını şiddetle reddediyorum.”
Tepki-anti tepki meselesi…
Muhalif olmak ya da alınan kararlara karşı eleştiri hakkını kullanmak; her vergi veren ve bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan her bireyin hakkıdır. Kendi vatandaşını ayrıştırmak, dışlamak ve hakaret etmek bir Cumhurbaşkanı’na yakışmaz. Çünkü gereksiz tepkiler oluşmasına neden olur ve cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığına gölge düşürür.
Bu ülkenin insanları kul ya da tebaa değildir. Türk milletinin bir ferdi ve T.C. vatandaşıdır. Makamı ve mevkisi ne olursa olsun, hiç kimsenin vatandaşa hakaret etme lüksü yoktur. Siyasiler vatandaşın oyu ile gelir, yine vatandaşın oyu ile gider. Erdoğan’ın, “benim valim, benim bakanım” hitapları sonunda “devlet benim ya da ben devletim…” algısına dönüşmüştür. Niyet bu olmasa bile, bu söylemler ve yasakçı eylemler ülkeyi demokrasi mecrasında uzaklaştırmakta, otoriter/totaliter bir rejimi çağrıştırmaktadır.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hamas Siyasi Büro Başkanı Haniye’nin öldürülmesi üzerine Türkiye’nin gösterdiği tepkileri aşırı bulanlara karşı bir kavram daha kullandı. Ev Zencileri… Türkiye’de pek bilinmeyen, ABD’de ise kullanılması sorunlu hale getirilen bu kavram dikkatimi çekti. Ev zenciliği nedir? Ev zencisi kime denir? Ev zencisi kimin sözü?
“Amerikalı siyasetçi ve insan hakları savunucusu olan Malcolm X tarafından kullanılan “ev zencisi” kavramı, Afrika kökenli ev kölelerine verilen tarihi bir ad olarak biliniyor.” Ev zencileri, zor işlerde çalışan zencilere göre daha yüksek statüdeydi. İşleri de diğerlerine göre çok rahattı. Ev zencileri; Batılı değerleri veya sistemleri destekleyerek kendileri gibi düşünmeyen, kendi kökeninden gelen insanları küçümsediler.
Irkçılığa ve ayrımcılığa karşı çıkan ve insan hakları için mücadele eden zenciler; toplumlarını küçümseyen diğer zencileri aşağılamak amacıyla bu tabiri kullandı.
Yani “Beyaz Adam Uşaklığı…”
AKP, iktidara gelmeden önce kendilerine bazı konularda ayrımcılık yapıldığını iddia ederek, “Bize zenci muamelesi yapılıyor” dedi. Heyhat kısmen de olsa doğruydu. 28 Şubat olayının haksızlığa uğramış bir mağduru olarak bendeniz de o süreçte bu harekete destek verdim. Lakin gelinen süreçte pişmanlık ve üzüntü duyuyorum.
“Sessizlerin sesi, kimsesizlerin kimi” olacağını söyleyerek, 3Y kavramını ortaya atan…Yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadeleyi vaat eden AKP ve Erdoğan, bu konularda dediklerinin tersini yaptı. Halkın değil, zenginlerin yanında saf tuttular. “Gelen gideni aratır” sözü bu hale cuk diye oturdu! Halk daha yoksul oldu, yasaklar eski günlere rahmet okuttu, yolsuzluklar ise katmerlenerek devam ediyor. Üstelik her gün azar işitiyor, fırça yiyor ve hakarete uğruyoruz.
Sonunda “ev zencisi” de olduk. Halbuki, ev zencileri muktedirlerin ve zenginlerin yanında yer alarak, statü kazanan zencilerdir. Bu durumda ev zencisi bizim gibi muhalifler değil, iktidarı kayıtsız şartsız destekleyerek para kazananlar ile makam elde edilenler olmuyor mu? Kraldan fazla kralcı olan, efendilerinin her dediğini onaylayan kesim işte o ev zencileridir. İktidar tarafından suçlanan ve dışlananlar ise “hak, hukuk, adalet ve insan hakları” peşinde koşan, her türlü ayrımcılığa karşı çıkan Malcolm X taraftarı zencilerdir.
Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü…” diyen Yunus Emre’nin, “Ne olursan, kim olursan ol gel…” diyen Mevlâna’nın, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın…” diyen Edebali’nin yolundan gittiklerini ifade edenlerin geldikleri nokta; umutların söndüğü ve heyecanların bittiği bugünkü acı tablodur.
Nereden nereye!
Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları dikkate alınarak politika belirlemek zorunluluğu vardır. Zira dış politikada duygusal ilişkiler değil, karşılıklı çıkarlar önceliklidir. Sisi ve Esad örneğini unutmayın! Haklarında neler söylendi neler…Şimdi de diyalog kurmak için çırpınıp duruyoruz!
Şimdi diyecekler ki, İsrail’e tepki göstermeyelim mi? Tabi ki gösterelim. Bugünkü İsrail yönetimi kuşkusuz ki soykırım ve etnik temizlik yapmakta ve masum insanları katletmektedir. Terör devleti olarak anılacak ve tarihsel süreçte bunun hesabını verecektir.
Zalimler için yaşasın Cehennem!