Çalınmış-Satılmış Vatan Filistin
İsrailoğulları Kimdir? İsrailoğulları, Hz. İbrahim’in torunu ve İshak’ın oğlu, Yakup’un on iki oğlunun soyundan gelenlere verilen isimdir. Yahudiler Yakup’a Allah tarafından İsrail ismi verildiğine inanır. Yahudi inancına göre Yakup’un on iki oğlunun soyundan gelenler “On iki İsrail Kabilesini” oluşturmuşlardır. Aslına bakılırsa Araplar ve İsrailliler, birbirine akraba olan Orta Doğu halklarıdır. Yani Sami ırkına mensuptur.
Yahudiler Filistin’in içerisinde olan belirli bir bölgenin kendilerine Tanrı tarafından vaat edildiğine inanırlar. Bunu da Tevrat’ın “O halde “Ey kavmim! Allah’ın size (vatan olmak üzere) nasip ettiği (Filistin diyarındaki) kutsal topraklara girin ama sakın geri dönmeyin, yoksa kaybedenlerden olursunuz!” “Kutsal topraklar”, Hz. İbrahim, İshak ve Yakup peygamberlerin vatanı olan Filistin’dir” hükmüne dayandırırlar. Yıllardır bitmeyen savaşın temeli yine Yahudi inancıdır.
“1897 Birinci Siyonist Kongresi” ve “1917 Balfour Deklarasyonu” ile Filistin’de bir Yahudi vatanı kurulması gerekliliği açıklanmıştır. Her taşın altında çıkan İngilizlerin, Filistin’de Yahudiler için bir “yurt” kurma görevini üstlenmesi ve bu yönde çalışma yürütmesi de bilinmeyen hususlar değildir. Bu çerçevede bakılırsa, Arapların İngiliz hayranlığını anlamak mümkün değildir.
Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytin Dağı” isimli kitabından size bir hikâye aktarayım: “Birinci dünya savaşına giren Osmanlı zor durumdadır ve bir zamanlar egemenliği altında bulunan Arap devletlerinden bir yardım beklentisi içindedir.
Bu amaçla Padişah Mehmet Akif Ersoy’u Arap ülkelerine göndererek, bir nabız yoklaması yapmasını ister.
Mehmet Akif neredeyse Orta Doğu’da bulunan tüm Arap ülkelerini ziyaret eder. Onlardan aldığı tepkiler oldukça olumsuzdur! Sıkıntılı ve üzgün olarak geriye dönerken; Kudüs’e uğrayarak, orada da bazı görüşmeler yaptıktan sonra bir otele yerleşir.
Akşam olmak üzeredir… Mehmet Akif yatacağı otel odasında istirahat ederken, birdenbire dışarıdan çığlıklar gelmeye başlar! Merak ederek, dışarı çıkar. Kudüs halkı dışarıda çılgınlar gibi eğlenmektedir. Akif, bu eğlencenin nedenini merak ederek, bir vatandaşa sorar ve aralarında şöyle bir diyalog geçer:
– Bu eğlencenin sebebi ne! Kudüslü Arap’tan aldığı cevap çok şaşırtıcıdır:
– İngilizler Mescid-i Aksa’yı ele geçirdiler. Onu kutluyoruz!
– Peki, ama İngilizler Hıristiyan ve sizler Müslümansınız! Bunda kutlanacak ne var ki?
– Olsun! Biz Türklerden kurtulduk ya! Ona seviniyoruz! Mehmet Akif, bu cevabı duyunca; büyük bir hüzne kapılır ve sabaha kadar ağlayarak, Kur’an okur.
Evet, bu Araplar; bir Türk’ün üzerinde “Halifelik Hırkasını” görmek yerine, bu hırkayı bir İngiliz’in üzerinde görmeyi tercih ederler…
İsrail, başlangıçta Filistin topraklarını işgal mi etti? Tabi ki, “hayır” Başlangıçta bir oyun kurdular ve Batı’nın desteğini de alarak Filistin’de toprakları ederinin çok üstünde satın almaya başladılar. Hem de Osmanlı padişahının, “Hiçbir Yahudi’ye toprak satılmayacaktır” emrine rağmen.
O dönemde Filistin’de topraklar, o bölgede yaşayan Arap şeyhlerin şahsi mallarıydı. Her şeyin kılıfını uyduran Yahudiler, Alman ve İngiliz kimlikleri ile toprak satın alıyorlardı. Arapların paraya olan hırsı bitip tükenmek bilmiyordu.
Arap şeyhleri Osmanlıya ihanette yarış halindeydiler. Başlangıçta Yahudiler işe işgalle başlamadılar. “Adamlar, bastılar parayı aldılar toprakları!” satın aldıkları yerlere de Yahudiler yerleşmeye başladı. İşte Arapların dolar aşkı, paraya ibadet derecesinde bağlılığı o dönemden gelmektedir.
Araplardan toprak satın alan Yahudilerin yansıra Avrupa’da Yahudi düşmanlığı ve zulmünün artması, Hitler Almanya’sının Yahudilere uyguladığı soykırım sonrası bu bölgeye göç eden Yahudilerin sayısı giderek arttı. “1904 ile 1914 yılları arasında gerçekleşen İkinci Aliyah’ta 40.000 Yahudi Filistin’e yerleşti. Siyonist Örgüt Yafa’ da 1908 yılında “Filistin Bürosu” kurdu ve böylece Filistin’de sistematik Yahudi yerleşim politikası benimsendi.”
1944 itibarıyla Yahudiler, Filistin topraklarının sadece, %6’sını satın almıştı. “1925’te 944 bin dönüm, 1927’de 1 Milyon 124 bin dönüm,1930’da satılan arazi miktarı 1 Milyon 700 bin dönüme çıkmıştı… Bunlar hep satın alınan arazilerdi. 1948 yılına gelindiğinde bir devlet kurabilecek kadar toprak satın alınmıştı!
Bu arada yabancıya toprak satma ile ilgili Fatih Sultan Mehmet’in şu önemli sözünü hatırlatmak gerekir.
Fatih; İstanbul’un fethinden sonra kenti gezerken, kapalı bir mekândan inilti duyar. Fatih, sesin sahibini oradan çıkartıp, yanına getirtir. ”Neden hapsedildiğini?” sorar.
Adam: ”Gelecekten haber veren bir müneccim olduğunu, kuşatma sırasında İstanbul’un Türklerin eline geçeceğini söyleyince, Bizans imparatorunun gazabına uğradığını ve bu nedenle hapse atıldığını” söyler.
Bu kez, Fatih müneccime: ”İstanbul’un Türklerin elinden çıkıp çıkmayacağını” sorar. Aldığı cevap şu olur: “İstanbul, Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak. Lâkin öyle bir zaman gelecek ki, mülk ve arazileriniz satılacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.” Fatih, bunun üzerine şunları söyler: “İstanbul’da fethettiğim yerleri yabancılara satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar.”
İbret alınsaydı… M. Akif Ersoy’un dediği gibi, “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!/ Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?/ ‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;/ Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
“Türkiye’de; Türk, İtalyan, Alman, İngiliz şirketleri adı altında İsrail tarafından binlerce dönüm tarım arazisinin satın alındığı iddia ediliyor. Tıpkı vakti zamanında Filistinli Arap şeyhlerin topraklarını sattıkları gibi, ülkemizin değerli ve mümbit toprakları ile Karadeniz’in o güzelim yaylaları ecnebilere yok pahasına mı satılıyor? Örneğin 400 bin dolar veren herkes Türk vatandaşı olabiliyor… “Çaktırmadan Filistinleşiyoruz!” kaygısı başladı bile!
Türk vatanı, Türk milletinin bir araya toplanıp bir bölgenin sınırlarını oluşturup içinde yaşadığı toprak parçasıdır. Bu topraklar; alelade bir toprak parçası değildir, yoktan var edilmiş, şehitlerimizin kanı ili yoğrulmuştur.
Bu vatanı kazanmak için savaşa katılan insanları bir hatırlayın! Bebeğini beşikte bırakıp cepheye erzak taşıyan anneler, yeni doğan bebeğiyle hasret gideremeden cepheye eline silah ve hançer (süngü) alıp cepheye koşan babalar, 15 yaşında elindeki kitap defteri bırakıp cephede liseden mezun olamadan ölen gençler… Biz bu ülkeyi bu fedakâr insanlarla kazandık. Vatandaşlığı da para uğruna kolayca satılamaz! Evinizi, toprağınızı, yerinizi yurdunuzu yabancılara satarken Filistinliler gibi sizde hatıra fotoğrafı çektirmeyi unutmayın!”
Kıssadan Hisse…
Filistinli Arap şeyhlerinin ihanetlerini ve Filistinli liderlerin Türk düşmanlığını masum Filistinli Müslümanlardan çıkaracak değiliz. Lakin olayları doğru tahlil edebilmemiz açısından tarihsel süreci iyi bilmemiz gerekir.
Gelecek bölümde; Filistin- İsrail çatışmaları nasıl başladı? İngilizlerin bilindik ayak oyunları… Siyonistlerin kurduğu İslam Üniversitesi… Barış görüşmeleri gibi konular ele alınacak.