Siyasi ve ekonomik gündem, Barış Pınarı Harekâtının gölgesinde kaldı.
Kim ne derse desin, asker milletiz, bizim vatandaşımız orduyu peygamber ocağı görür.
O nedenle, silahlar konuşunca insanlar susar.
Rusya ve ABD ile varılan anlaşma bazı eleştirileri beraberinde getirse de genelde olumlu karşılandı.
Harekâta ilişkin komplolar, senaryolar bir müddet daha devam eder.
Ve vatandaş” nerede kalmıştık” der.
Siyasi tartışmalar da yeniden ülkenin gündemine oturur.
Nedir ülkenin gündemi?
Aile ve gençlik…
Aile yapımız bozuluyor, geçim sıkıntısı aileleri parçalıyor.
Gençler ise gelecekten umutsuz ve endişeli.
Tarım ve sağlık…
Çiftçi zor durumda, maliyetleri kazancının önüne geçti.
Sağlığımız…
GDO’lu yiyecekler toplum sağlığı ile oynuyor.
Adalet…
Gün geçtikçe güven kaybediyor, inandırıcılığını yitiriyor.
Hukuk…
Hukukun üstünlüğü yerine, üstünlerin hukuku kol geziyor.
İnsan hakları…
Kıymeti mi var? Yerlerde sürünüyor.
Ekonomi…
“Bakın burası çok önemli!” Birilerine göre enflasyon düşüyor, bazılarına göre ise hayat pahalılaştı.
Halk cebine bakıyor.
Delik.
Dış politika…
Bir günümüz diğerini tutmuyor.
Yaylım ateşine tutulduk.
Sanayici tedirgin, esnaf ürkek, memur sessiz, işçi kimsesiz…
Kamu gücünü kullananlarda kibir ve lükse düşkünlük eğilimi giderek artıyor.
Seçilmişler çaresiz.
Yöneticiler güç ve servetlerini kaybetme korkusu içerisine girerse…
“Yandı keten helva.”
Adaletten ve adil yönetimden uzaklaşır.
Bunu kim söylüyor?
İbni Haldun.
Halka hizmet için atanmış bazı yöneticiler evlere şenlik.
Halkın ve kentin sorunlarına ilgisiz kalırken…
Dükkân açmada, yüzük takmada çok mahirler.
Söylemedi demeyin.
Dost acı söyler.
Halkta yolsuzluklara karşı, adalet konusunda ciddi kaygılar var.
Değişim talebi giderek artıyor.
Sorunlardan kaçarak, yok sayarak olmaz bu iş.
Onlarla yüzleşin ve çözün.
Yarın bu kazanımlar unutulur ve sukut-u hayale uğrarsınız.
Halkın sesi hakkın sesidir.
Dinleyin.
Başladığınız yere geri dönmeden…
Hayat devam ediyor.
Herkes kendi işini iyi yapsın.
Kırılgan bir zamanda yaşıyoruz.
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Hem içeride hem de dışarda, durum maalesef böyle…
Geleceğin neler getireceğini bilen var mı?
Sanmıyorum.
Herkes diken üstünde…
Hayatımızda bir düzen kalmadı, en ufak bir sallantıda bütün dengeler alt üst oluyor.
Yeniden sil baştan.
En kötüsü de bu belirsizlikler.
Ekonomide, siyasette, toplumda, bürokraside…
Ne olacak bu memleketin hali?
Toplumun tüm kesimleri, tüm dinamikleri kaygılı…
Değişim mi?
Değişim kaçınılmaz ama değişim de insanları korkutuyor.
Neler mi olacak?
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Bölgedeki belirsizlikler ve çatışma süreci devam ettiği sürece, krizler bizi teğet geçmeyecektir.
Bölgede yeni bir düzen kurulacak mıdır?
Muhtemelen.
Önemli olan, o düzeni kim kuracak ve nasıl bir düzen oluşacak.
Bunu bilmiyoruz.
Eğer; emperyalist güçler, yeni düzenin oyun kurucuları olursa…
Bölgede kimseye rahat yüzü yoktur.
Karamsar bir tablo çizdim biliyorum.
Bununla birlikte, hayat devam ediyor.
Dileyelim, hayat bize gülsün.
GÜNÜN SÖZÜ:
“Müttefikler tutumlarını değiştirmezlerse, Batı ittifakı yıkılabilir… Yeni şartlarda yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur.”
İsmet İNÖNÜ