İyi Parti, 2017 Ekim ayında zorluklarla ve anti demokratik uygulamalarla mücadele edilerek kurulmuş bir partidir. Henüz kurumsal yapısı oluşmadan kantara çıktı ve 2018 Haziran’da yapılan milletvekili seçiminde Türkiye genelinde %9’9 oy ve 43 Milletvekili çıkarma başarısını gösterdi. Bu başarı İYİ Parti’nin milliyetçilerin önderliğinde bir merkez partisi olacağına dair beklenti ve istekleri güçlendirdi.
İYİ Parti’nin lideri Meral Akşener, özellikle kadınların ve gençlerin ilgi odağıydı. Mevcut yönetime ve anlayışa alternatif olma iddiasıyla farklı yöntemler ve doğru stratejiler ortaya koyma amacıyla yola çıkılmıştı. Ülkücülerin akın akın İYİ Parti’ye yönelmesi üzerine Devlet Bahçeli, “tapulu arazime gecekondu yaptırmam” diyordu.
İYİ Parti’den beklenen ise sadece MHP’nin değil, %70 civarında olan milliyetçi, demokrat ve muhafazakâr seçmenin oyuna talip olmaktır. Ama çeşitli nedenlerle başarılamadı. .
İYİ Parti, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde, Türkiye genelinde %9,7 oy ve 43 milletvekili çıkardı. Bu durum 5 senede bir arpa boyu yol gidilmemiş olduğunu gösterdi. Kuruluş aşamasında; liyakat ve inancı yeniden inşa edecek adımlar atılmış mıydı? Ya da istişare mekanizması işletilerek doğru kararlar alınmış mıydı? Bu iki sorunun cevabı tartışılmaya başlandı ve araya etik dışı olarak akçeli işler de sokuşturuldu.
İYİ Parti’nin %20’lere yaklaşan oy oranı neden yarı yarıya düştü? Bunu sadece gece gündüz çalışan ve İYİ Parti’yi yoktan var eden lidere yüklemek, insafsızlık olur. Meral Akşener’in Millet İttifakı masasından kalması ve tekrar oturması, seçim öncesinde il ve ilçe kongre kararı alınması, temayül yoklamalarının hakkaniyet ile yapılmaması, milletvekili seçimlerinde yapılan bazı hatalı kararlar ve uygun olmayan isimler vs. ileri sürülebilir ve parti içerisinde tartışılabilir. Çünkü seçim sonuçlarının doğru analiz edilmesi, hatanın tekrarını önler.
İYİ Parti ile ilgili bazı eleştirilerimi ve düşüncelerimi burada dile getireceğim. Oy oranının neden düştüğü sorusunun cevabını biraz da orada arayın!
1. Her kongre demokratik bir yarıştır. Üyelerin destek vereceği ya da vermeyeceği adaylar olacaktır. Demokrasilerde doğru olan, herkesin dilediğine özgürce oy kullanmasıdır. İl ve ilçe kongrelerinde, “genel merkezin talimatları doğrultusunda şuna oy verin veya bu adaya oy vermeyin” şeklinde itibar suikastı yapmaları, seçim öncesi partide kırgınlıklara ve küskünlüklere neden olmuştur. Kanaatimce seçim öncesinde İl ve ilçe kongre kararı doğru bir karar olmamıştır.
2. Üye yazılımında adaletli ve objektif davranılmamıştır. Bazı kişilerin önerdiği isimler hemen kaydedilirken, bazı üye talepleri nedeni açıklanmadan rağbet görmemiştir. Üye listesi bir sır gibi saklanmış, bazı adaylar çeşitli yol ve yöntemlerle istedikleri bilgilere ulaşırken, bazılarından bu bilgiler esirgenmiştir.
İlçe başkanlarının şark kurnazlığı yaparak istediklerini üye ve delege yapmalarının önüne geçilememiş, eşit bir ortamda seçim yapılmanın önü kesilmiştir.
3. Partiler farklı görüş ve düşüncede olan insanların, ortak değerler ve hedefler etrafında bir araya gelerek oluşturduğu oluşumlardır. İdeolojik bir yapı veya “küçük olsun benim olsun” anlayışı ile iktidara yürümek Türkiye ölçeğinde mümkün değildir.
Hedef iktidar ve mevcut sistemin değiştirilmesi olduğuna göre, hiçbir gerekçe üyeler arasında ayrıştırıcı, itici ve öfke dili kullanmayı gerektirmez. İl ve ilçe teşkilatlarında bütün adayları ve üyeleri kuşatacak, sevgi ve saygıyı esas alacak nitelikte bir dil kullanılmamış ve doğru bir yönetim sergilenememiştir.
O nedenle bu dili kullanan ilgili kişi ya da kişiler İYİ Partiye bilerek ya da bilmeyerek zarar vermiştir. İYİ Partinin seçimlerde kullanacağı dil ve üslup; bütün adayları kuşatacak, sevgi ile saygıyı esas alacak nitelikte olmalıdır.
Argo, küfür ve hakaret gibi insani değerlerden uzak kavramları kullananların İYİ Parti’de yeri olmamalıdır.
4. Üyeler, delegeler, il ve ilçe yönetimleri arasındaki her türlü bilgi akışı ve sıcak temas kesilmiştir. Birbirleri hakkında dedikodu üreten bir mekanizma kurulması, gazete kupürleri ile doğruluğu teyit edilmeyen bazı bilgilerin servis edilmesi, fitne ve fesat yayarak partiye gelecek düzgün insanların uzaklaşmasının sağlanması bir plan dâhilinde başarı ile uygulanmıştır!
Bu durum seçimlerde, “kendi parti üyelerinin bile aleyhte çalışması” gibi bir gudubet durumun oluşmasına neden olmuştur. İYİ Parti’de kaybolmaya yüz tutmuş kardeşlik hukukunun süratle pekiştirilmesi sağlanmalıdır.
5. İYİ Parti’de kurumsallaşma ihmal edilmiş gibi görünüyor. Partililer arasında parti tüzüğünü ve programını bilenlerin sayısı oran olarak çok azdır. Herkes “Ben İYİ Partiliyim” demek yerine, “Ülkücüyüm, Sosyal Demokratım, Doğru Yolcuyum, Eski ANAP’lıyım” gibi sıfatlar kullanmaktadır. İYİ Parti, parti içi eğitim politikalarına ayrı bir önem vermeli, partili kimliği öne çıkarılmalıdır.
Seçimlerde kendi siyasi fikrine yakın olduğunu düşündüğü aday tercih edilmeyince küsen ve parti ile ilişkisini kesme noktasına getiren “partili profili”, oy oranının düşmesine ve halkta güven kaybına neden olmuştur.
6. Seçilen bazı ilçe ve İl başkanları onları seçen taraftarları kadar onlara muhalif olanların da ilçe ve İl başkanları olduklarını unutmuşlardır. Hâlbuki siyaset gönül kazanma işidir. Parti yöneticileri, parti tüzüğüne aykırı davranmadıkları ve suç işlemedikleri sürece muhalif addedilenleri de kucaklamalıdır. Seçimler öncesinde bu demokratik tavır gösterilememiş, partili üyeleri birbirlerine her türlü hakareti yapan çeşitli guruplara bölünmüşlerdir.
İYİ Parti il ve ilçe yöneticileri, kendi ekipleri ile “particilik oyunu” oynamak yerine tüm camiayı kucaklayan bir anlayış sergileseydiler alınan sonuç daha farklı olurdu.
7. Siyasette kin ve nefret duygularına yer yoktur. Dün “bir araya gelmez, gelinemez!” denilen kişiler ile aynı masada oturma gereği doğabilir. Zira siyaset uzlaşma sanatıdır. Uzlaşma kültürü olmayanın siyasette yeri ve önemi yoktur. Seçim öncesinde yapılan il ve ilçe kongrelerinde yukarıda yazdığım ve daha yazamadığımız kurallara uyulsa büyük bir sinerji yaratılabilirdi. Düşman kamplara bölünmüş bir yapı ile büyük parti olunamaz!
8. İl başkanlığı ve yönetim kurulu üyeliği çok kıymetlidir. İl başkanları genel başkanın ilde temsilcisi olduğundan, milletvekillerinden önde gelir. Partiler il ve ilçe başkanlarının omzunda yükselir; ancak parlamenter olma niteliklerini haiz olmayan kişilerin de sırf teşkilatın gönlü olsun diye milletvekili yapılması için yapılan temayül yoklamaları faydadan çok zarar getirmiştir.
Siyasete vakit ayıramamış, teşkilatlarda görev almamış/alamamış ancak partiye katma değer katacak, nitelikli, eğitimli, vizyon sahibi kişilerin elbette ki milletvekili listelerinde değerlendirilmesi gerekirdi.
9. Bazı il başkanları 1.sıra kontenjan adaylarına tepki olarak pasif direniş sergiledi. Bazı il ve ilçe başkanları da genel merkeze yakınlaşma, göze girme, çalışmalarını, sosyal medya aracılığı ile yaptı. Saha çalışması ile etki alanını genişletmek yerine dar alana seçimi sıkıştırdılar, kendi reklamları uğruna partiyi feda ettiler.
Bazı illerde genel başkan yardımcıları aday oldukları ilde sürükleyici olma özelliğine sahipken; siyaset yalakası insanların yanlış yönlendirmesi sebebiyle çok fazla yoruldular ve illerin belirli alanlarında sıkışıp kaldılar.
Örneğin; İYİ Parti E. Genel Sekreteri Uğur Poyraz ile Antalya’da görev yapmam ve bölgeyi iyi tanımam dolayısı ile seçim öncesinde görüşmek ve kendisini bilgilendirmek istedim. Lakin Uğur Bey’in tüm iyi niyetine rağmen görüşme sağlanamadı, daha doğrusu engellendi! Ve bana göre gereksiz ve faydasız yerlerle görüştürülerek bazı kişilerin ikballerine giden yolların taşları döşendi.
Teşkilat üyelerinin; genel başkan yardımcısı ya da vekil adayıyla fotoğraf çekilme yarışına dönen seçim çalışmaları ile seçim kazanılmaz. İl ve ilçe yöneticileri dâhil, liyakatli kişilerin görevlendirilmesi ile kurumsallaşma ve profesyonelleşme sürecine geçilmesi gerekiyor.
Üzüntüm odur ki; Meral Akşener’in emek, gayret ve cesareti şahsi menfaatini önceleyen kişiler tarafından boşa çıkarıldı. Ya da güvendiği kişiler tarafından arkadan vuruldu. Kimse meral Akşener’e laf etmesin! Onun çabasının %20 sini teşkilat gösterse %15 oy alınırdı.
Kısacası İYİ Parti; birilerinin milletvekili, birilerinin parti başkanı, birilerinin de belediye başkanı veya meclis üyesi olma oyun ve hayalleri ile egolarına yenik düşmüştür.
Mevlana;
“Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Her gün bir yere konmak ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait…
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…” der.
Onun için egoları ayaklar altına alarak, şahsi ikballeri değil ülke çıkarlarını önceleyerek, ben değil biz duygusuyla hareket ederek, yeni bir çığır açmak zor değil. İYİ Parti’ye ve kadrolarına bu memleketin ihtiyacı var.
Deneyimli ve birikimli bir siyasetçi olan Dr. Oktay Vural ve Av. Sedat Aksakallı’nın divanda yer alması kamuoyunun dikkatini çekti. Yeni Parti divanı liyakatli kişilerden oluşturulmuş gibi görünüyor. Bu özelliğin il ve ilçelere de yansıtılması ve liyakatli kadroların görevlendirilmesi gerekiyor.
Yeni divana biraz zaman kazandırmak ve heyecanlarına ortak olmak hepimizin görevidir. Bununla birlikte, yapıcı olmak kaydı ile özeleştiri her üyenin hakkıdır. Olmalıdır da. Lakin yapılan iftira, hakaret ve kişilik haklarını zedeleyici… İtibar sarsıcı ve küçük düşürücü ağır eleştirileri de doğru bulmuyorum.
İYİ Parti’den istediğini bulamayan arkadaşların hemen istifa etmeleri de doğru bir yaklaşım değildir. İnandığın değerler için mücadeleyi parti içinde sürdürmek daha doğru bir karar. Biraz sabır!
Güneşli günler göreceğiz inşallah.