Oldum olası başkalarının kuyusunu kazan, fitne- fesat üreten, iftira atan ve işi gücü çevresindekilere zarar vermek olan iki yüzlü insanlardan hiç hoşlanmam.
Bana çok ters gelir böyle şeyler.
Bugüne kadar ne maske taktım ne da çıkar için kişiliğimin dışına çıktım.
O yüzden hakkımda, “sert, doğru bildiğinden şaşmaz, dik başlı, dürüst ve çalışkan ama kontrolü güç, ödün vermez” gibi ifadeler kullanıldı.
Ne İsa’ya yarandık ne de Musa’ya…
Tamamen hesapsız ve içten yaşadık.
Ne arkadaş satmayı ne de başı derde girmiş dostumuzu bırakmayı aklımızdan geçirmedik.
Kamu görevinde iken çevremdeki insanların böyle olmadıklarına inanırdım.
Öyle değilmiş.
Bazı maske takan tipleri de dost ya da arkadaş sanmışız.
Hata işte.
Ne zaman emekli olduk, ardından da iş dünyasına atıldık işin rengi değişti.
Siyaset ise ayrı bir maceraydı.
Vefasızlık diz boyu…
İnsanların ne kadar değişebileceklerini gördü bu gözler.
“Çiğ süt emmiş” insanoğlu…
Hiç beklemediğiniz kişilerden, hiç beklemediğiniz eylem ve söylemleri duyunca şaşırırsınız değil mi?
Ben de öyle oldum.
İlk başlarda şaşırdım, ikaz edenlere de inanmadım.
Zamanla “maske düştü kel göründü.”
“Uyumuşsun be oğlum” diye söylendim durdum.
Şimdi bir rahatlık başladı ki, sormayın gitsin.
Çünkü beklentilerim azaldı.
Eskilerin özetini çıkardım, yenileri ise özenle seçmeye çalışıyorum.
Sizi kullandıklarını düşünen, uyanık geçinenler var ya…
Çıkarcılar.
Hangi makamda olursan ol! Farkına varamıyorsun. Kendilerini ustaca gizliyorlar.
Duygusal bir yanından yakalıyorlar işte.
İnsanların kaç yüzlü olduklarını başlangıçta hesaplayamıyor insan!
Çünkü fırıldaklar.
Para dersen para… Konum statü yerinde… Kendin ol be kardeşim!
Niye bu maskeler ardına saklanmış sahte yüzler…
Bir de “ulaşılmazım” havalarındaki tripler…
Çeşit çeşit portatif maskeleri var bunların, ortama göre tip değiştirirler.
Sizi kendi çıkar terazilerinde tartarlar.
Onlara faydalıysanız ne âlâ… “Öl de ölelim Abi” derler. Değilseniz, “yandı keten hela.”
Herşeyi bekleyin!
Neyi mi?
Gammazlama, dedikodu, sizi küçük düşürme, iftira, ayak oyunları…
Ama unuttukları bir şey var.
Kim hangi maskesini takarsa taksın hepsinin bir kullanım ömrü vardır.
Çıkarlar süresince takılı kalır.
Çıkarlar bitince veya çatışınca maskeler düşer.
Mehmet Akif ikiyüzlü insanlara çok kızarmış. Bir arkadaşına; “İkiyüzlüleri artık sever oldum. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım!” der.
Hesaplı ilişkiler… İçi çürümüş sözde dostluklar… Çıkar için düşmanıyla aynı yatağı paylaşmalar… İftira atanlar… Arkanızı döner dönmez dedikodu yapanlar…
Kuyunuzu kazmaya çalışan tanıdıklar…
Geçtiğiniz yollara mayın döşeyenler…
Bu kadar maskeli insan arasında gerçek dostu, dava arkadaşını nasıl bulacaksın?
Kolay değil.
Kızdığında yüzünüze söyleyen, sizi haklı olarak eleştiren, kötü gününüzde yanınızda olan insanları bırakmayın.
Makamlı makamsız, zengin fakir…
Kendi olmaya medeni cesareti olmayan, kendini ifade yeteneği olmayan insanlar maskelerin ardına sığınarak yaşamaya mahkûmdurlar.
Onlar da şikâyetçi değiller, benimsemişler rollerini.
O kadar profesyonel oyunculuk sergiliyorlar ki anlayana aşk olsun!
Akıllarında geçenleri bilenlere de…
Günümüzde kime güvenelim?
Dil başka olmuş, yürek başka… Saklıyorlar gerçek yüzlerini.
Oysa ne diyor Mevlana; “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”
Konuşunca mangalda kül bırakmayanlar…
Başkalarının yaptıkları hataları, kendileri de yaptığı halde oturup eleştirenler…
Görünce sarılıp, ayrılınca sövenler…
Maskelerinin arkasından çıktıkları vakit çok gülünç oluyorlar.
Kişilik bunalımı.
Az dostun olsun, adam gibi olsun.
İyi gününde, kötü gününde…
Ne demiş şair; “Huzur mu istiyorsun? O zaman az insan, az eşya. Şimdi kaldır kafanı, doğrult belini ve hayatını sadece seni hak edenlerle yaşa!
“Geç kalmadın mı?
Kandırıldım, aldatıldım!
Büyüklerimiz aldatılırken, bizim kandırılmamız hayatın akışın içerisinde normal görülsün!
Karların eriyince toprağı ortaya çıkardığı gibi, maskeler düşünce gerçek yüzler ortaya çıkıyor.
Hayat işte.
Formun Üstü
Günümüzde bir tiyatro sergileniyor, herkes de bunu bilerek ya da bilmeyerek seyrediyor.
Oyunun adı, “Maskeli Balo”
Uyanık olun.
Günün 2 Sözü: İnsanların yaptığı sahte paralar kadar, paraların yaptığı sahte insanlar vardır.
- J. Harris
Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok
Nice elbiseler gördüm içinde insan yok!
Mevlana
****
Maskeli Yüzler
İkiyüzlü insanlar aranır oldu şimdi,
Öyle ki, yüzler renk renk boyanır oldu şimdi.
Maskeler… Maskeler… Her maskede farklı yüzler…
Fırıl fırıl döner maskeler içinde gözler.
Öyle ki, bilmiyor gerçek yüzünün rengini,
Çok yüzlü, kendi bile tanımıyor kendini.
Yüzler gibi sözler de maskeli, türlü türlü…
Söz değil, sanki telefon mübarek kontörlü.
İşi gücü hile, dedikodu, yalan dolan…
İnsan değil akrep; sanki maskeli bir yılan!
Namus, şeref, erdem… Yok; insanlık yetim, öksüz!
İnsanlar kişiliksiz, çok yüzlü; hatta yüzsüz…
Renk renk maskeler içinde nice yüzler gördüm,
Orada boynuzu uzamış öküzler gördüm.
Kuzu postuna bürünüp “dostuz” der, överler;
Sonra da samana katıp afiyetle yerler.
Çıkarı var ise vurur kapını “tak tak tak! ”
Gerçek değil, sahte yüzüyle gelir muhakkak.
Kaç yüzü var bilinmez, bilmeden hendese,
Yolar tüyünü, bir kere kattı mı kümese.
Tanı insanları, dikkatli ol, gözünü aç;
Görünmüyorsa gözbebeğinde yüreği, kaç
Uçan atlarla ve kadifeden kanatlarla,
Başbaşa kalmak istemiyorsan feryatlarla…
Mehmet CINGIR