Geçen haftaki yazının devamı niteliğinde olan bu yazımda; Yeltsin’in 3 Temmuz 1996’da ikinci kez devlet başkanlığına seçilişinin öyküsünü aktaracağım.
“Yeltsin’e seçimi ABD ve Medya Kazandırdı.”
“Rusya seçimi ile ABD’nin ne alakası var, her şeyi ABD ile ilişkilendirmek de moda oldu”demeyin! Bu hikâye, herkese bir ders niteliğinde…Uyanık ve duyarlı olmayan milletlere, “Öküz bokunu altın diye yutturmaları” her an mümkündür.
“Öküz bokunu altın diye yutturmak, daha çok siyaset pazarında uygulanan bir stratejidir. Oldukça da rağbet görür! Emperyalist ülkeler, kendilerine bağlı ülkeleri daha iyi sömürebilmek ve amaçları doğrultusunda kullanabilmek için kukla liderler yaratırlar. Bu liderleri özellikle yeterli donanımı olmayan fakat ağzı iyi laf yapan kişilerden seçerler ve onlara “bir başarı hikayesi” uydurarak, medya aracılığı ile tabiri caiz ise, “öküz bokunu altın diye yuttururlar.”Dünyada iki süper güç olarak görülen Ruslara bile yutturdular. Onlar da coşku ile aldı ve bu “altını” bir yerlerine taktı!
Yeltsin, ikinci kez başkan olmak istiyordu ama halkta var olan desteği giderek azalıyordu. Bu gerçeği söyleme cesareti olmayan dalkavuklar, Yeltsin’in “seçimi ezici bir çoğunlukla kazanacağı” yalanını pompalıyordu. Yandaş basın ise Yeltsin’i göklere çıkarıyor, bir demokrasi kahramanı olarak tanıtıyordu.
Aralık 1995’te yapılan parlamento seçimlerinde, Yeltsin, beklenmedik ağır bir yenilgi aldı. Yeltsin’i destekleyen, ‘Vatanımız Rusya Partisi’ oyların sadece %12,2’sini alırken, Zuganov’un liderliğindeki “Rusya Federasyonu Komünist Partisi” oyların 34,9’unu alarak seçimden birinci parti olarak çıkmıştı.
Başkanlık seçimi, 1996 HAZİRAN ayında yapılacaktı. Lakin alınan bu sonuçlar, Komünistlerin lideri Zuganov’un kesin kazanacağını gösteriyordu. Zira
Yeltsin’in karşısında iki güçlü aday vardı:Komünistlerin lideri Genadi Zuganov, General Aleksandr Lebed…
“Yeltsin adaylığını açıkladıktan hemen sonra yapılan kamuoyu yoklamalarının ortaya koyduğu görünüm şöyleydi:Genadi Zuganov: %50-55, General Lebed: %30-35, Başkan Yeltsin: %2-8”
Ekonomiyi IMF’ye teslim eden, Rusya’nın yeraltı ve yer üstü zenginliklerini özelleştirme adı altında yok pahasına yağmalatan, halkın işsiz ve aşsız kalmasına neden olan Yeltsin’i, halk artık istemiyordu. Onun alkol bağımlısı oluşu, ciddi sağlık sorunlarının bulunuşu ve dengesiz davranışları da gözden iyice düşmesinin nedenleri arasındaydı.
Kamuoyu yoklamalarının ortaya koyduğu kara tabloyu gören Yeltsin taraftarları, paniğe kapıldılar. En çok korkanların başında, özelleştirme yağmasıyla milyarlarca dolar vurgun vuran oligarklar geliyordu.
Bu kişiler toplanıp, Yeltsin’e başkanlık seçimlerini iptal etmesi için baskı yaptılar. Açıktan açığa, “Seçime gerek yok, ülkeyi tek yetki ile siz yönetin!” diyorlardı. Yeltsin, bu tavsiyelere kulak asmadı. Seçim kampanyasını yürütecek ekibi değiştirdi. Ekibin başına kızı Tatyana ve özelleştirme yağmasının mimarı Çubais’igetirdi. Bankerlerden ve medya patronlarından oluşan bir çekirdek kadro kuruldu.”Medya patronları sürekli Yeltsin yanlısı propaganda yapacaklar, bankerler de paraları seçim kampanyasına akıtacaktı.
İş dünyası karşılığını almadan kimseye zırnık koklatmaz. Gemi su almaya başlayınca da gemiyi ilk önce onlar terk eder. Anlaşmaya göre, hizmetlerine karşılık olarak, özelleştirme adı altında Rusya’nın en değerli kurum ve kuruluşları ile değerli arazileri yok pahasına bu kişilere satılacaktı.
Seçim kampanyası başladı. Rus medyasının tamamı, Yeltsin yanlısı propaganda yapıyor, diğer adaylara televizyonda konuşma fırsatı verilmiyordu. Buna rağmen yapılan kamuoyu yoklamalarında Yeltsin, hala rakiplerinin çok gerisinde kalıyordu.Bir çare bulunmaz ise, Yeltsin için tehlike çanları çalmaya başlayacaktı.
Özelleştirme yağmasından milyarlarca dolar vurmuş olan Yahudi kökenli Rus iş adamları aracılığıyla ABD’den yardım istendi.Amerikan yönetimi, çok bilgili ve deneyimli üç siyasi danışmanını Moskova’ya gönderdi.Peki, bu üç danışman,Rusya’da ne yapabilirdi ki?
Bu üç danışman, seçim kampanyalarını yönlendirmede oldukça uzmandılar. Yani, “öküz bokunu altın diye yutturabilecek” kadar yetenekliydi. Hedefleri; Yeltsin’i Rus halkına, “eşi bulunmaz demokrat bir lider” olarak yutturmaktı. Üç uzmanın önerisi üzerine medya, Yeltsin’in rakipleri hakkında sürekli olarak yalan haberler uydurmaya ve çamur atmaya başladı.
Rus danışmanlar, bu tür propaganda tekniklerine alışık olmadıkları için karşı çıktılar. Onların istekleri: “Seçimde yalan söylenmeyecek, çamur atılmayacak, dürüstlük ilkesine bağlı kalınacaktı.” Amerikalıların yanıtı ise çarpıcıydı: “Seçimi kazanmak istiyorsanız bizim söylediğimiz gibi davranacaksınız, dürüstlükle seçim kazanılmaz!”
Hemen ikinci önerilerini yaptılar: “Yeltsin halkın arasına girecek, onlarla kucaklaşıp öpüşecek, gençler için düzenlenecek eğlence programlarına katılacak, onlarla şarkılar söyleyip dans edecek, kısacası ‘çok sevecen, çok tonton’ bir kişi rolünü oynayacaktı!”
Ruslar bu öneriye de sıcak bakmadı.Yeltsin’in doğal davranmasından yanaydılar, rol yapmasını istemiyorlardı. Zira Ruslar, sıcak kanlı insanlar değillerdi.Amerikalı uzmanlar yine sert çıktılar: “Rol yapmadan, halkı kandırmadan seçim kazanılamaz!”
Sonuçta Amerikalıların dediği oldu. Seçimin İlk aşamasında, Rus medyası, Yeltsin’in rakipleri hakkında asılsız dedikodular, yalanlar, iftiralar uyduruyor, en aklı başındakilerin bile kafalarını karıştırıyordu.
Yeltsin’in rakipleri bu karalama kampanyası karşısında; kendilerini savunacak, seslerini duyuracak bir mecra bile bulamadılar. İşte bu atmosferde, 16 Haziran 1996’da başkanlık seçimleri yapıldı.Yeltsin (%35,3), Zuganov (%32), Lebed (%14,5) oy almıştı.
Seçim, 2. tura kalmıştı. Birkaç ay öncesine kadarkamuoyundaki desteği %5 dolaylarında olan Yeltsin büyük başarı kazanmıştı. Amerikalı uzmanlar, Yeltsin’e yeni bir öneri sundular: “İlk aşamada %14,5 oy alan Lebed’e, geri çeviremeyeceği kadar parlak bir teklif götürün ve Lebed ‘in ikinci aşamaya katılmasını önleyin!”“Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Sekreteri” ve “Başkanın Ulusal Güvenlik Danışmanı” olarak atanan Lebed, başkanlık seçiminin ikinci aşamasından çekildi.
Üç Amerikalı uzman, Zuganov’u yıpratacak kampanyaya hemen başladılar.Tüm medya,“Zugonov’u seçmek demek, diktatör Stalin’i diriltmek demektir!”, “Zuganov’a verilecek oylar, demokrasinin sonu, özgürlüklerin sonu olacaktır!”, “Zuganov eğer seçilecek olursa, Rusya’da iç savaş çıkacaktır!”, “ABD’nin ve Avrupa’nın saygı duyduğu Demokrat Başkan Yeltsin’i seçin!” vs. gibi başlıklarla çıkıyordu.
Medya bu tek yanlı propagandayı sürdürürken, özelleştirme vurguncusu Rus iş adamlarının oluşturduğu havuzdan milyonlarca dolar, ihtiyacı olanlara dağıtılıyordu. Tam bu sırada IMF, Rusya’ya 10 milyar dolar kredi verdiğini duyurdu.Üç Amerikalı uzman, Yeltsin’e yeni bir öneri daha götürdüler: “Neredeyse iki yıla yakın ödenmeyen emekli maaşlarını ve birikmiş işçi ücretlerini hemen ödeyin!” Ödemeler hemen yapıldı.
Televizyon kanalları, birikmiş emekli maaşlarını alan yaşlıların ve ücretlerini alan işçilerin Yeltsin’in boynuna sarılarak nasıl ağlaştıklarını, ellerini yüzünü nasıl öptüklerini tekrar tekrar gösterip durdu.Siyasi algı yönetimi ve manipülasyon başarı ile gerçekleşmişti.
İkinci aşama seçimin ardından, Yeltsin (%53,8), Zuganov (%40,3) oy almıştı. ABD’den özel olarak getirilen üç Amerikalı uzman, medyanın ve özelleştirme vurguncularının desteğiyle, “öküz bokunu altın diye” Rus halkına yutturmayı başarmışlardı.
Yeltsin, ikinci kez Rusya’nın devlet başkanı olarak seçilmişti.Yeltsin ikinci kez başkan olarak seçildikten sonra, IMF’den 40 milyar dolar borç alındı. Ancak bu para devletin kasasına girmedi! Yeltsin’in kızı Tatyana ve seçimlerde Yeltsin’den yana olan özelleştirme vurguncularının Amerika ve Avrupa’daki banka hesaplarına yatırıldı!
“Bal tutan parmağını yaladı.” Halka da çilesi kaldı!
Amerikalı bununla da yetinmedi, bu başarı hikayesini filme dönüştürdü. 2002 yapımı, “Boris Yeltsin’in Rus Halkına Yutturulması” filmi bu sürecin öyküsünü anlatıyor.
Amerikalı işini bilir! Senaryoyu yazar, oynatır, filme çeker, izletir…
(Yazıda bazı kısımlaralıntıdır.)