Geçen hafta ki yazımda, 2023 seçimleri ile ilgili Ankara Kulislerini ve izlenimlerimi yazmıştım. Bu hafta yazıya devamla illere yansımalarını ele alacağım. Ekonomideki durgunluk, Cumhur İttifakı’nın oylarını vurmaya başlayınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 hedefleri ile ilgili vurgusunu giderek artırıyor.
Ne yapıyor? Dünya düzeni üzerinde görülen kırılmalara dikkat çekerek, 2023 de dünya ülkeleri arasında ekonomisi güçlü bir Türkiye algısı yaratmaya çalışıyor. Ve bugünkü durumu dış güçlere bağlıyor. Bu doğru bir yorum olmasa bile Türk milletinin yüzyıllardır süren bir arzusu… Erdoğan bunu iç siyasetin bir gereği olarak görüyor.
Dikkat ederseniz, Erdoğan bu sıralar muhalefete ağır sözlerle bindirme yapıyor. Bütenleştirici ve kavrayıcı bir dil yerine sert söylemlerle muhalefeti, Türkiye’nin milli çıkarları üzerinden zayıflatmaya ve oylarını korumaya büyük gayret gösteriyor. Ona göre, muhalefetin bir hedefi yok. Ekonomik reçeteleri de… Türkiye gerçekten yeni bir yüzyıla hazırlanıyorsa, bunu muhalefet nasıl sağlayacak? Henüz Erdoğan’ın karşısına bir aday bile çıkaramadılar.
Meydan Erdoğan’a kaldı. “Cumhur İttifakı’ndan başka bir seçenek yok” sloganı üzerinde ısrarla duruluyor.
Erdoğan’ın stratejisi tutar mı? Erdoğan’ın daha önceki vaat ve söylemlerinin ete kemiğe bürünmemesi, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik hedeflerinin gerçekleşmemesi bir engel oluşturuyor. Bir diğer engel ise, “yeni sistemin devlet kurumlarının işleyişini tıkaması” olarak gösteriliyor. Yetkilerin tek elde toplanması en büyük sorun! Türkiye, güvenlik konusunda bir ilerleme kaydetse de “istikrarlı bir ekonomik büyümeye odaklanma” şansını yakalayamadı.
İktidar ve yandaşları “ iyiyiz, şahlanıyoruz” derken, muhalefet “kötüyüz, ölüyoruz” diye bağırıyor. Orta yolu bulmuş değiliz. Akıl ve mantığın rafa kalktığı, “deliler hapishanesine” dönmüş durumdayız. Sahibi ne derse, kullar onu haykırıyor. İktidarın ya da muhalefetin yanında olabilirsiniz, bu demokratik bir haktır. Lakin yapılan iyi işlere sahip çıkan, yeri geldiğinde olumlu görüş bildiren… Kötü olan işleri de eleştiren bireyler, yazarlar, gazeteciler, STK’lar olması demokrasinin gelişimi için elzemdir.
Bizim demokrasi ve hukuk kültürümüz gelişmediğinden, “itaat ve biat kültürü” toplumda egemen olmuştur. Herkes birbirini hainlikle, teröristlikle kolayca suçlayabiliyor. IYI Parti milletvekili Lütfi Türkkan’ın Bingöl’de bir şehit yakınına küfür etmesi, nedeni ne olursa olsun kabul edilemez. Özür dilemiş ve görevinden istifa etmiştir. Bunun üzerinde siyaset kurmak ve toplumu gerginleştirmek ne kadar doğrudur? Birkaç gün sonra AK Partili bir belediye başkanının bir şehit yakını bayana küfür edişi ve ağır hakaretleri medyaya yansımıştır. Başkasını gözündeki çöpü görenler kendi gözündeki merteği görmek istemiyor. İşte birbirleriyle çekişiyorlar, bir o söylüyor, bir öteki. Hâlbuki suçlar şahsidir. Suçu işleyen hem yasal olarak hem de siyaseten bedelini öder.
Zihinlerimizi rasyonel akla ve eleştirel düşünceye açmak zorundayız. Hiç kimse şeytan ya da kutsal değildir. Lakin bizim gibi toplumlarda sağcısı, solcusu, İslamcısı, milliyetçisi, Ulusalcısı, lideri hemen kutsallaştırır. Kutsal olan liderin karşısında ise kullar vardır. Ne derse o yapılır. Sözünün üstüne söz konmaz! Liderin yanlış yapma gibi bir davranışı kabul edilmez.
“Partiyi ya da lideri eleştirenler, aldığı kararlara itiraz edenler ya jurnalci, ya hain, ya da büyük günahkâr… Her dediğini yapanlar, sorgulamadan oy verenler ise sevap işler! Bu “vatanseverlik” olmadığı gibi “dindarlık” da olamaz.
Merkezi siyasette görülen dalgalanmalar yerel siyasete de olumsuz yansıyor. Fanatik taraftarlar bile gelişmelerden rahatsız. Çünkü takımları kötü oynuyor.
Siyasette soğuma başlayınca kantarın ayarı kaçtı ve kalite düştü. Yerel yöneticiler de merkezi yönetime ayak uydurdu. Üzüm üzüme bakarak kararıyor. Faziletli olmayanlar fazilet bekçiliğine soyundukça… İlke ve değerler işporta tezgâhına düştükçe… Yağcılık prim yaptıkça… Çıkar peşinde koşan amigolara yöneticiler kucak açtıkça… Başkasının yaptığı yanlışları yerden yere vurup, kendilerinin veya adamlarının işlediği suçları arsızca savundukça… Siyaset için din uyduruldukça… Siyasetin beli doğrulmaz.
İktidara muhalif olan vatandaş, sığınacak bir liman arıyor. Lakin halk CHP’ye mensup bazı yerel yöneticilere güvenemiyor. Aslına bakılırsa, CHP’liler, İYİ Partililer ve oy veren seçmen de desteğini çekti. “Kol kırılır yen içinde kalır” misali dışa vurum şimdilik ertelendi. Her an her şey olabilir. Ekip savaşları bir kıvılcım ile yeniden başlayabilir. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Hiçbir şey yapmadıkları halde projeler ve icraatlar havada uçuşuyor. Hepsi lafta… Genel merkezlere çeşitli kanalları kullanarak abartılı anketler ve bilgiler intikal ediyor. “Halk Belediye Başkanından Memnun” Neye göre? Allah’tan genel başkanlara gerçekleri söyleyen, “Kral Çıplak “ diyebilen insanlar da var. Kentlerinin sorunlarını ve yerel yöneticilerinin fırıldaklıklarını tüm yalınlığı ile anlatıyorlar. Sanmayın ki, hiçbir şey gizli kalıyor. Kılıçtaroğlu’da, Akşener’de durumun farkında… Muhalefet liderleri canla başla mevcut sistemi değiştirmek için çalışırken, oy oranları yükselişe geçmişken, muhalefet limanına yaklaşmaya çalışan mütedeyyin vatandaşı korkutan; Türk siyasi yapısının çarpık karakterleri olan zübükler, kendi basit hesaplarının derdinde. İktidarı batıran açgözlü sapkınlar, şimdi de yerelde belediye başkanlarına sülük gibi yapışmışlar. İçtikleri su ayrı gitmiyor. Kanaat önderleri ve “Doğrucu Davutlar” yanlarına bile yaklaşamazken… Bu arada CHP’li Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit UYSAL ve ekibini çalışmalarından ve halkla ilişkilerde gösterdikleri başarıdan dolayı kutlarım. Ayrıca CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu’nun dindar insanlarla çatışmaması ve Türk halkının değerleri ile buluşması güzel bir gelişme… Devlet adamlığı, uzlaşmacı siyaset tarzı ve dürüst kişiliğinin yerele de yansıması gerekir. Bu başarılabilirse Akşener ile birlikte kurduğu, diğer bazı partilerinde içerisinde yer alacağı ittifak başarılı olabilir. Akşener ise halktaki desteğini giderek artırıyor. Taze kana ihtiyaçları olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Sadece lider ile ipi göğüslemek bu süreçte zor görülüyor.
2023 seçimlerinde çok kişinin ayağının altına sabun konulacak! Bunu hesabı kesilecek bilsinler! Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Haftaya kanayan yara olan uyuşturucu sorununu ve sosyal sorumlu oldukları halde hiçbir şey üretmeyen yöneticileri yazacağım. Sizi gidi müstehcen fıkracılar… Sizi gidi laf ebeleri… Sizi gidi lay lay lomcular…
Şapka düşecek kel görünecek.