Sosyal belediyecilik anlayışı, işsizlik ve yoksulluğun olduğu ülkelerde merkezi yönetimler kadar yerel yönetimleri desorumlu kılar. Lakin ülkemizde halkın beklenti ve sorunlarına köklü çözümler üretilemediğini, yapılmaya çalışılan birçok faaliyetin de kaynak israfına neden olan popülist yaklaşımlar olduğunu görüyoruz.
Eğri oturalım doğru konuşalım! Birçok kentte projeler ve harcamalar kentin ihtiyaçlarına göre mi yapılıyor? Ben yaşadığım ilde toplumun temel gereksinimlerini katılımcı bir süreçle saptayan, kentli ihtiyaçlarını gözeten, alternatif çözümleri barındıran bir yerel yönetim modeli göremiyorum.
Örneğin, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin gençleriuyuşturucudan koruma gibi bir programı ve projesi var mı? Defalarca sordum ve yazdım. İlgililerden ses seda çıkmadı. Anneler feryat ediyor! Belediye ise topu iktidara atıyor. İktidarın zaten feleği şaşmış, ne yapacağını bilmiyor!
Sosyal belediyecilik konusu ancak insan odaklı, çözümleyici, sürdürülebilir farklılıklar olduğunda başarıya ulaşabilir.Merkezi iktidar ve yerel yönetim hangi partilerde olursa olsun, “halkın oyları ile seçildikleri için halkın (kamunun) yararına iş birliği yaparlar.” Yapılan faaliyetlerin ve harcamaların halka açık bir biçimde, sokaktaki insanın anlayacağı sade bir yönetimle gözler önüne serilmesi insanları rahatlatır.
Ülkemizde şeffaflık, “çölde kalmış bir vaha misaline dönüştü. CHP tüm söylemlerde önemli bir noktaya değiniyor: “Siyasi iktidar işleri, adrese teslim bir biçimde, gizli kapaklı yürütüyor. Halk, bütçenin hangi kalemlere, hangi yöntemlerle neler harcadığını göremiyor. Soruyoruz: “İşler “örtülü” yürüyor, gizlilik esas, hatta “ticari sır” gibi komik gerekçeler ileri sürülüyor.”
Peki, bazı CHP’li belediyeler de iktidar gibi davranmıyor mu? Bu sorunun cevabı halkta… 1994 de Refah Partisi’nin belediyedeki yönetim başarısı, iktidarı getirdi. Dostlarıyla iktidar olacağını iddia eden CHP,halkın güvenini kazanmak istiyor ise sahip olduğu belediyelerde başarılı olmak zorundadır.
İstanbul ve Ankara belediyeleri başta, şeffaflığı uygulamaya başlayınca seçmenler, vatandaşlar ilk defa, “kendilerine saygı duyan, değer veren” bir yerel yönetim gördüler. Demek ki, istenirse yapılabiliyor. Şeffaflık, demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Antalya halkının önemli bir kesimi ileCHP’li seçmen, Muhittin Böcek’in belediyeyi yönetme biçiminden memnun değil. Bu kitle, sürekli genel merkezi bilgi ve belge akımı ile topa tutuyor. İyi de bu Böcek, aynı Böcek… Ne değişti? 20 yıldan beri Konyaaltı Belediye Başkanlığı yapmadı mı?
19 ilçeyi kapsayan koskoca turizmin ve tarımın başkenti için, kentin nefesini açacak mega projeler üretmek her babayiğidin harcı değildir. Bunun için ya iyi bir ekip kuracak, işlerine karışmayacaksın ya da kendin işi kotarabilecek bilgi ve deneyime sahip olacaksın. İkisi de yoksa zor dostum zor!
Bu köşenin yazarı olarak, Muhittin Böcek’in proje ve hizmet üretme noktasında hiçbir çaba sarf etmeden Menderes Türel’e karşı seçimi kazanacağını ve bunun nedenlerini uzun uzadıya yazmıştım. İsteyen Kral Çıplak isimli kitabımdan okuyabilir. “Seçimi Muhittin Böcek kazanmadı, Türel kaybetti!” Bu sefer de Böcek kaybedecek! Kral çıplak…
“Böcek, ne yapıyor ki, tartışmaların odağında…Sağlık sorunlarına rağmen, fedakârca işinin başında… Yangında…Selde…Afette…Kısacası her an ve her yerde halkın yanında diyenler de olacaktır. İnceledim, araştırdım, sorguladım ve yazdım. İşte Böcek için söylenenler:
- Konyaaltı’nda ölüsü olanın cenazesini, oğlu kızı evlenenin düğününü kaçırmayan, her açılışa koşturan, önüne gelen vatandaşa sarılan Böcek; verdiği sözleri artık yerine getirmiyor. Her isteğe “olur” diyor ama sonuç yok. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Muhittin Böcek’e 10 numara büyük geldi, Muhittin Böcek başkanlıktan gidici, aday bile yapmayacaklar.
- Bırakın vatandaşları,STK başkanlarına veya kent yöneticilerine bilekolay kolay randevu vermiyor. Halkın sorunlarını nasıl öğrenecek, halkın sesini nasıl duyacak?
- Dar bir kadro ile çalışıyor, kimseye güvenemediği için tüm yetkileri kendinde topladı. Koca bir kent, küçük bir ilçe mantığı ile yönetilemez. Bürokratlarına gereği gibi yetki devri yapmıyor. “Dediğim dedik, çaldığım düdük” anlayışı ile her istediğini yaptırmaya çalışan tek adam zihniyeti; sosyal belediyecilik modeli değildir.
- Kariyer ve liyakate göre ehil kadro yerine, sözünü geçireceği “evet efendimci” kişilerden dar bir ekip kurdu. İçlerinde var olan liyakatli kişileri de yetkisiz ve etkisiz bıraktı. Kent kimliği ve estetiğinin siyasete ve ranta kurban edilmesi sakıncalıdır. Kent estetiğinin; mimariye, bilime ve işin uzmanlarına bırakılması gerekir. Herkes uzmanlık alanında otoritedir. “Her şeyi ben bilirim, benim dışımda kimse söz söyleyemez” anlayışı ile kent yönetilemez.
- İYİ Parti ve CHP ile iyi bir koordinasyon kuramadı. Bazı AK Partili ileri gelenleri ile samimiyeti ve ilişkileri CHP’de rahatsızlık yaratıyor. CHP’li bazı isimlerle kin duyacak kadar kavgalı.Hizmetlerde duygusallık olmaz! İYİ Parti kontenjanından görev verdiği kadroların atamalarını ilgi alanlarına göre değil, rastgele yaptı. Bu nedenle yapılan hizmetlerde verim alınamadı.
- Ramazan eğlenceleri, konserler, festivallerle, üç-beş beyaz eşya dağıtmakla, birkaç ağaç dikmekle ve bol bol şarklı video çekip yayınlamakla belediye başkanlığı yürütülemez. Bunu yapan bir Başkan’ın, seçimde karşısına çıkacak bir rakibin gerisinde kalması ya da aday gösterilmemesi doğal karşılanmalıdır.
- Öte yandan Muhittin Böcek’in, CHP’nin içinde Ümit Uysal, Çetin Osman Budak ve Mehmet Hacıarifoğlu ile arasının iyi olmadığını herkes biliyor. Önümüzdeki seçimde muhtemel rakipleri bu isimler arasında çıkacak. Sürpriz isim olarak Cavit Arı’yı unutmayın! Sessiz ve derinden gidiyor ve kimseyle kavgalı değil. Milletvekilliğinde iyi bir sınav verdi.
Sokağın sesi böyle. Bunlar benim değil, vatandaşın görüşleridir. “Halkın sesi hakkın sesi” olduğuna göre Böcek de bu konuyu değerlendirecektir. Bize yağ çekmek değil, gerçekleri yazmak yakışır. Dostluk başka, iş başkadır. Yazmak da bizim işimiz… Bu arada “Muhittin Böcek Hayranı” olan bir kitleyi de unutmayın! Bunlar bazı belediye bürokratları, İYİ Parti kontenjanını kullanan bazı İYİ Partili dostlar ve işleri iyi yürüten mutlu bir azınlık…
Evet, Antalya Büyükşehir Başkanlığı için Cumhur İttifakı-Millet İttifakı çekişmesinden daha büyük bir savaş olacak gibi görünüyor! Ama bu savaş,“Antalya’ya hizmet savaşı” değil, belediye başkanlığı adaylığını ele geçirme savaşı…
Gelelim, tartışmalar ile Antalya’nın gündemini oluşturan konuya…Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 6-8 Mayıs tarihleri arasında Aksu Solak Köyü At-Çayırı Mevkiinde bu yıl ilkini düzenlenen “Uluslararası Antalya Yörük Türkmen Festivali”, tepkilerin odağına oturdu ve haber organlarında bazı iddialar ortaya atıldı.
Muhittin Böcek iki yönden eleştirilere hedef oldu: Birincisi, Festivalde harcanan para…İkincisi, festivale sponsor edilen kişi ve kuruluşlar…Festivalin bütçesi iddia edildiği gibi 20 milyon mu, belediyenin açıkladığı gibi 6 milyon 700 bin TL mi? Hangisinin doğru olduğunun bir önemi yok. Önemli olan, halk; geçim sıkıntısı içinde inim inim inlerken, sosyal belediyecilik iddiasında olan bir belediyenin bu işe ön ayak olması… Kim ne istiyorsa yapsın! Bağışta bulunmak isteyenler de o STK’ya yardım etsin, sen de destek ver. Organizasyonda senin işin ne? Eyy Belediye… Uçtu gitti paracıklar… Bize ne kaldı? Yirmi milyoncuk mu, yedi milyoncuk mu? “Zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış.”
Belediyenin açıklaması beni tatmin etmedi. Daha çok savunma ve bazı gerçekleri üstü kapalı reddetme çabası olarak algıladım. Dostum Muhittin Böcek, fena sinirlenmiş ve incinmiş görünüyor. Hızını alamamış olacak ki, sosyal medya hesabında; “Kirli oyunlarına, iftira ve yalanlarla devam edenlere meydanı boş bırakmayacağım. Hele kirli dillerini Yörüklere uzatanlara asla izin vermeyeceğim” şeklinde paylaşımda bulundu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Arkadaşlar! Gidip Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez” sözünü de hatırlattı. Bir Yörük – Türkmen çocuğu olarak Yörük kültürünün yayılmasından en fazla gurur ve onur duyanlardan biri olurum. Lakin işin rengi değişik.
Sayın Başkan!Bu kirli oyunlarına, iftira ve yalanlarına devam edenler kim ya da kimlerdir? Hastalığınız sırasında sitem ettiğiniz bazı CHP’liler mi? Örneğin, Serik’te bir bakan danışmanın da devrede olduğu AVMkonusu ve bazı belediye bürokratları ile anlaşmazlığa düşen, eski vekiliniz Mehmet Hacıarifoğlu mu? İler ki seçimlerde karşınızda aday olması muhtemel olan rakipleriniz mi? Kim bunlar?
Diğer bir konu; Yörük ve Türkmenler bu milletin çimentosudur. Bizi kimse kişisel kavgasına ya da siyasi emellerine alet etmesin! Biz hakkımızı her mecrada duyururuz. Bu iş başka, Yörük -Türkmen davası başkadır. Kamuoyunda iddia edilen hususlara bu şehrin başkanı olarak açık ve net cevap vermelisiniz.
Festivale Antalya’da tatilde olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da gelmesi bekleniyordu. Lakin gerçekleşmedi. Yaptığım istihbarata göre, genel başkan uyarıldı! Sponsorlar konusunda kendisine bilgi verildi. O da her gün TV’de suçladığı kişi ile karşılaşmamak için gelmekten vazgeçti. Daha doğrusu vazgeçirildi. Bu durum, “Antalya’da Muhittin Böcek çizik yedi” yorumlarına neden oldu. Böcek, basın organlarında, bazı köşe yazarları nezdinde ve çıktığı TV programında durumu kurtarmaya çalışsa da… Oluşan algı değişmedi.
Böcek büyük bir yara aldı!