Türk milleti köklü tarihi olan, büyük devletler kurmuş necip bir millettir. Lakin içten baltalanma ve entrikalarla kurduğu devletleri kendi elleri ile yıkma becerisini de göstermiştir!
Örneğin Göktürk Kitabelerinde ve çeşitli tarihi kaynaklarda Çin’in Büyük Hun ve Göktürk İmparatorluğunu içten çökertmek için ajanlarını gönderdiğini ve kızlarını hakanlarla evlendirdiklerini öğreniyoruz.
Haçlılar ve Moğollar da aynı şekilde Türk- İslam medeniyetinin birlik ve bütünlüğüne zarar verici çalışmalar yapmışlardır.
Günümüzde de içten çökertme, iç karışıklık çıkarma, ajanlar yerleştirerek birlik ruhunu zedeleme gibi faaliyetler tüm hızı ile sürmektedir.
Türkiye üzerinde haince planlar kuranlar… Bugün maşa olarak Kürt faşizmi-PKK, FETÖ ve benzeri yapılanmaları kullanmaktadır. Bunlar içerisinde bazı tarikatlar da vardır.
Bir de yıllardır gizlemeyi başardıkları ve adrese teslim yazdıkları başarı hikâyeler ile önemli makamlara getirilmelerini sağladıkları yerli işbirlikçileri… Nerede mi?
Siyasette ve bürokraside… Medyada ve sanatta… İş dünyasında… Özellikle din adamı yetiştirmede mahirdirler. Gelelim konumuza…
Osmanlının son dönemlerinde yargı siyasallaşmış, Sadrazam Damat Ferit Paşa, tüm yargı mensuplarını kendi adamları içerisinde atamıştır.
İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Webb; “Davalar gecikiyor” diye şikâyet edince Damat Ferit Paşa onu memnun etmek için: “En güvendiğim adamlarımdan yeni bir mahkeme kurdum, davalar hızlanacaktır” demiştir. Zira O dönemde Avrupa ülkeleri; “Ermeni Tehciri Dosyası” ile yakından ilgileniyorlar, sorumlu buldukları kişilerin cezalandırılmasını istiyorlardı.
Bu yeni mahkemenin başkanı kimdi biliyor musunuz?İşbirlikçi ruhu taşıyan, “Nemrut Mustafa Paşa…”
Kimdir bu Nemrut Mustafa Paşa?
1866 yılında Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde bir Kürt aşiretinin mensubu olarak doğmuş, Bağdat Askeri Rüştiyesini ve İstanbul’daki Harp Okuluna bitirmiştir. Osmanlıda kısa zamanda tuğgeneralliğe(mirliva) kadar yükselen Nemrut Mustafa Paşa, Damat Ferit Hükümeti döneminde Divan-ı Harb-i Örfi mahkemesi başkanlığına atanmış, burada verdiği kanunsuz kararlarla ünlenmiştir.
Hâkimden çok, cellat gibi davranıyor, kendisini atayan Sadrazam’ın gözüne girmek için, onun her istediği kararı veriyordu. Ülkesine yıllarca hizmet etmiş insanları, hiç çekinmeden idama yolladı.
Bunlardan birisi de Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’dir. Bu vatansever Türk… Ermenilere kötü davrandığı gerekçesiyle, yabancıların isteği üzerine yargılanmış, Ama ne yazık ki siyasi amaçlı kurulduğu baştan belli olan bu mahkeme, hiçbir delil olmamasına rağmen Kemal Bey’i idam etmiştir. İdama bile başı dik ve onurlu bir şekilde giden Kemal Bey; “Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum, verilen emirleri yerine getirdim. Haksızlık yapmadım. Vicdanım rahattır. Ben sadece bir kurbanım. Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onları açıkta bırakmaz. Vatan uğruna cephede vurulan bir şehit gibi gidiyorum. Allah vatana ve millete zeval vermesin!”
Meydan, halkın protesto sesleri ile inlerken, Kemal Bey’in son sözleri şöyle oldu:“Yabancı devletlere yaranmak için beni asıyorlar! Kahrolsun böyle adalet!” İşte Nemrut Mustafa Paşa, böyle biridir!
Nemrut Mustafa Paşa, Ermenilerin hakları söz konusu olduğunda tavizsiz davranan, İngilizlerle gizli görüşmeler yaparak İngiliz güdümlü bir Kürt devleti kurma hayalleri güden yerli bir haindir.
Bilindiği üzere, I. Dünya savaşı sırasında güvenlik gerekçesi ile Tehcir Kanunu çıkarılmıştır. Bu dönemde bu şahıs, adeta Ermeni sözcülüğü yapmış ve İngilizlerin talimat ve isteği ile birçok haksız idam kararları almıştır. Türk ve Müslümanlara öylesine haksız suçlamalar yönetmiş ki… Hz. İbrahim’i ateşe attıran zalimliği ile ünlü kral Nemrut’a benzetilmiş, “Nemrut Mustafa veya Kürt Mustafa Paşa” diye şöhret bulmuştur!
Bu sözde Osmanlı Paşası… Damat Ferit Hükümetiyle birlikte, Osmanlıyı İngilizlere-İşgalci devletlere peşkeş çeken kadroda as eleman olarak rol kapan bir Türk düşmanıdır.
I. Dünya Savaşında şehit olan Türk askerleri için “Köpek Ölüsünden Farkları Yok” dediği rivayet edilir. Ayrıca Milli Mücadele komutan ve kahramanlarına idam cezası isteyecek kadar alçalmıştır.Bu kadarla kalsa iyi… Kuvayı Milliye hakkında olumlu yazı yazan gazete ve sahipleri Nemrut Mustafa Paşa’nın zulmünden nasibini aldı. En küçük bir haber bile suç unsuru olarak değerlendirildi. Kısaca, muhalif hiçbir kişi ya da düşünceye tahammül gösterilmedi. Nemrut Mustafa Paşa, “adalet dağıtan” bir kurumun üyesi gibi değil şahsî intikam peşinde koşan bir tavır içinde kendisini göstermiştir.
Milli mücadele başarı ile sonuçlanınca… Her hain gibi Nemrut Mustafa da yargılandı ve o da Süleymaniye’de soluğu aldı. Haklarında idam kararı verdiği ve rütbelerini söktüğü paşalara, bu millet daha yüksek rütbeler vererek onurlandırdı.
Nemrut Mustafa’yı ve başkanı olduğu Divanı Harbi Örfi Mahkemesi’nin kararlarını, aradan 101 yıl geçmesine karşın niye yazdım?
Yargıda alınan bazı yanlış kararlar… Siyaset ve yargı cephesinde görülen gelişmeler… Amiraller Bildirisi üzerine yapılan suçlamalar… Peşin hükümler… Yargılama öncesinde yargıya müdahale ya da talimat niteliğinde değerlendirilebilecek söylemler… Muhalif kanada, Nemrut Mustafa’nın başkanı olduğu mahkemede alınan kararlarla örtüşen benzerlikler kurdurdu.
Adı sanı unutulmuşken… Aha! Nemrut Mustafa Paşa yeniden ünlü oldu. Hâlbuki katıksız bir“ Haindir. Türk düşmanıdır.”
Denilebilir ki; “O dönemde sanıkların avukat tutması, lehlerine tanık dinletmeleri yasaktı. Günümüzde suçu ne olursa olsun sanıkların tanık gösterme ve avukat tutma hakkı yasalarla güvence altına alınmıştır.”Adil yargılama ve lekelenmeme hakkı için bunlar yeterli değildir. Yargının tarafsız ve bağımsız olması zorunluluktur. Bir de, delilden suçluya gidilmesi ve insan hakları kavramına sahip çıkılması gerekir.
Türkiye bugünlere Nemrut Mustafa Paşa gibi zalimlerin mahkemelerinden geçerek gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti yargısında kimsenin Nemrut Mustafa Paşa hukukunu işleteceğini sanmıyorum. Ama kraldan çok kralcılar da yok değil.
Ne demiş Mehmet Akif; Tarihi, “tekerrür” diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Adaletin terazisi ile oynamayın! Adaletin terazisi bozulursa… Bir gün gelir bozuk terazi ile tartılmak zorunda kalabilirsiniz!
Adalet gün gelir herkese lazım olur. “Hak, hukuk ve adalet…”