Siyasi ya da felsefi olarak geçmişten günümüze en çok tartışılan kavramlardan biridir.
İnsanlığın “Adalet” arayışı…
Ciltler dolusu ifade edilebilecek yüzlerce binlerce talepler bir kelimeyle anlam bulmuş: Adalet.
Adalet olmazsa devletin sistemi çöker.
Halkın maneviyatı…
Devlete olan güveni ve bağlılığı…
Azalır.
“Adalet mülkün temelidir.”
Sımsıkı sarılmak gerek adalet sevdasına…
Bazen o kadar geç gelir ki, adı adalet olan şey adaletsizliğin kendisi olur.
İsyana bürünür, kor ateş olur yakar.
Kimi zaman hiç gelmez.
Yolu beklenir.
Adalet kılıcının kimi keseceği belli olmaz.
Gözünü kör etmeye gör.
Kimi korkudan… Kimi menfaatten…
Kimi de koltuk aşkından görmez olur.
Adalet ülkenin de temelidir.
Kişiler gelir geçer.
Adaletsizlik karanlığında en çok adaletsiz davrananlar kaybolur.
Ve insanlar en güçlü olduklarını sandıkları zamanda adaletten uzaklaşır.
Bunu geçmişte FETÖ’nün yaptığı, sahte delillerle açılan davalarda görmedik mi?
Gün gelir, adalet herkese lazım olur.
Adaletsiz işlere kalkışmak, her zamankinden fazla ihtiyacımız olan toplumsal birlik ve bütünlüğe zarar verir.
Adalet bize her zaman sımsıcak ekmek kokusuyla gelsin.
. ***
Alman Kralı II. Frederick, 1750 yılında, Potsdam’dan geçerken bir yeri çok beğeniyor.
Adamlarına “Bana şuraya bir saray yapın” diyor.
Ertesi gün gidip bakılıyor ki, kralın beğendiği yerde bir değirmen var!
Kapı çalınıyor, yaşlı değirmenci açıyor.
“Buyurun” diyor.
– Bizi Kral Frederick gönderdi. Burayı görüp çok beğenmiş, satın almak istiyor. Kaç para?
“Ne parası? Satmıyorum ki!”
– Anlamadınız galiba, burayı kral istiyor!
“Bana ne? Satmadıktan sonra kral bile alamaz!”
Adamlar gerisin geri dönüp, Frederick’e durumu anlatıyorlar.
“Efendim” diyorlar. “Beğendiğiniz yerin sahibi olan değirmenci delinin biri! Israrla satmıyorum” diyor!”
Kral emrediyor:
“Çağırın bakalım şu deli adamı!”
Çok geçmeden değirmenci huzura çıkarılıyor.
II. Frederick, “Yanlış anladınız herhalde! Orayı ben satın almak istiyorum! Kaç para istiyorsunuz?” diye soruyor.
Değirmenci:
“Yoo, yanlış anlamadım! Dün adamlarınız da böyle söyledi. Tekrar edeyim, yerimi satmıyorum” diye cevap veriyor!
– İnat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim!
“Senin paran çok! Almanya’nın istediğin yerine saray yapabilirsin. Ama burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış. Ben de çocuğuma bırakacağım. O nedenle satmıyorum!”
II. Frederick ayağa kalkıyor ve “Ey değirmenci! Unutma ki ben Kralım” diyor.
Değirmenci hiç düşünmeden cevabı yapıştırıyor:
“Asıl sen Berlin’de hâkimler olduğunu unutma! Hiçbir güç, hiçbir siyasi iktidar, hatta kral bile adaletten üstün değildir. Kimse adaletin üstüne çıkamaz. Aksi takdirde orada oturamaz!”
Sonunda Potsdam’da Sansosi Sarayı yapılıyor ama değirmenin yanına!
Böylece kral ve değirmenci komşu oluyorlar.
Sabahları II. Frederick arka bahçeye çıktığında değirmenci “Kralım ekmek yaptım, size göndereyim mi” diye sesleniyor!
II. Frederick de çevresine bu durumu anlatırken “Adalet her sabah bana, sımsıcak ekmek kokusuyla gelir” diyor!