Toplum hayatında çok sık kullanılan iki kelime…
Cumhuriyet ve demokrasi…
Nedir Cumhuriyet?
Halkın kendi kendisini yönetmesidir.
Halk, oyları ile temsilcilerini seçer. Seçilen bu temsilciler halk adına devleti yönetir.
Seçme ve seçilme hakkı…
Eşit vatandaşlık…
Irk, din, mezhep gibi kıstasların seçme ve seçilme hakkını sınırlamaması…
Cumhuriyetin olmazsa olmazlarıdır.
Cumhuriyet rejiminde, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiler, hukuki esaslara bağlanmıştır.
Başka bir deyişle, halkın egemenliği ve hukukun üstünlüğü esastır.
Ya demokrasi?
İnsan hak ve hürriyetleri…
Kişilerin din, vicdan ve ibadet özgürlükleri…
Siyasi ve hukuki eşitlik…
Genel olarak evrensel değerler, kanunlarla güvence altına alınmıştır.
Demokrasi; daha çok özgürlük ve halkın daha çok yönetime katılımı demektir.
Bu nedenle, çağdaş ve ileri ülkelerde cumhuriyet, demokrasi ile taçlanmıştır.
Yönetim şekli cumhuriyet gibi gözükse de…
İnsan hak ve özgürlüklerinin bulunmadığı ülkelerde demokrasiden bahsedilemez.
Kanunlar halkın adına çıkarılmıyorsa…
Hukukun üstünlüğü esas kabul edilmiyorsa…
Bağımsız mahkemeler, kamu adına kanunlar doğrultusunda karar vermiyorsa…
Halk vatandaş yerine, kul görülüyorsa…
“Devlet, halk için vardır” anlayışı ile hizmetler yürütülmüyorsa…
Bireyler kendisini eşit ve özgür hissetmiyorsa…
Cumhuriyet pek inandırıcı olmaz.
“Demokrasi ruh, cumhuriyet ise bedendir”, ayrılamaz.
Dini esaslarla ya da askeri kurallara göre yönetilen, adı cumhuriyet olan ülkeler vardır.
Ama demokrasinin “D’si” yoktur.
Demokrasiyi ayakta tutan en önemli unsur, laikliktir.
Kişiler, kendini nasıl ifade ederse etsin…
Devlet laik olmalıdır.
Bireylerin; dininden ve düşüncesinden dolayı kınandığı, hakir görüldüğü bir sistem cumhuriyet ve demokrasi olamaz.
Laiklik; din düşmanlığını içermez.
Dini esaslara dayanan bir devlet yönetimini de…
Bilakis, din ve vicdan hürriyetini güvence altına alır.
Laiklikten geçinenler, bize yıllardır doğruyu söylemediler.
Milleti böldüler.
Tıpkı dini kullananlar gibi…
Devlet; inancı esas alarak, vatandaşlar arasında taraf tutamaz.
Tutmamalıdır.
Cumhuriyet; “tebaa” yerine, “vatandaş” kavramına önem verir, “aydınlanmacı” felsefeye benimser.
Dinsel ya da otoriter baskı anlayışı, cumhuriyet ilkelerine ters düşer.
Ya Türkiye?
Türkiye; demokratik, laik ve sosyal hukuk düzenini benimsemiştir.
Cumhuriyet rejimini bırakarak, tek adam sistemine ya da otoriter bir düzene geçişi onaylamaz.
Vatandaş, cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkar. Çünkü bağımsızlığın önemini bilir.
15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi…
Demokrasi, “istenilen bir durakta binilip, inilen” bir araç değildir.
Hayal kırıklığı…
Umutsuzluk…
Başarısızlık…
Pişmanlık…
Aksini düşünenler için geçerli olacaktır.