Son zamanlarda yolsuzluk ve çıkar ilişkilerine dair iddialar havada uçuşuyor. Özellikle son yıllarda siyaset; kirli para ilişkileri ile oldukça itibar kaybetti. Siyasete para için girenlerin sayısı da arttı. Çünkü seçim kampanyalarında harcanan paranın haddi, hesabı yok. Kaynağı ise belirsiz… Böyle olunca da siyaset; dürüst ve parası olmayanlar için cazibe merkezi olmaktan giderek uzaklaştı.
Doğru ya da yalan herkes birbirine “Antep Karası” çalıyor. “Tencere dibin kara, seninki benden kara…” Kendi yaparsa mubah, başkaları yaparsa günah anlayışı ile birbirlerini suçlayan bir siyaset anlayışı ile karşı karşıyayız. Bunların hakkında Raki gelirdi ama o da öbür dünyada.
Raki, vaktiyle dolandırıcılık dünyasının en mükemmel şahsiyetlerinden biriydi. Raki, rahmetli Güney Zobu’nun lakabıydı. Bu ülkenin suç tarihinin efsanelerinden biri olan Raki; sistemin boşluğundan da yararlanarak, kolay yoldan para kazanıp zenginliğine zenginlik katmak isteyen fırsatçıları tokatlardı. Fakire, fukaraya zarar verdiği görülmedi. Soyup soğana çevirdiği o paralı açgözlüler için “KUNDUZİ” derdi. Kimse çarptığı o kadar parayı nasıl sakladığına akıl sır erdiremedi!
Görev yaptığım ABD, Illinois Eyaleti’nin Dış işleri Bakanı konumunda olan Paul Powell diye bir ABD’li siyasetçinin, yolsuzluk olaylarında ismi çok geçerdi. Meraktan internet aracılığı ile inceledim. Adam eyaletinde bugünün parasıyla 5 milyon dolara yakın bir vurgun yapmış. Hırsızlığına da felsefi (!) bir de açıklama getirmiş: “Mağlup bir politikacıdan daha kötü olan, meteliksiz bir politikacı olmaktır” diye.
Meğer Eyalette ehliyet almak isteyen kim varsa, ödenmesi gereken zorunlu parayı farkında olmadan devlete değil, Powell’a ödüyorlarmış. Nasıl kılıfına uydurduysa öldükten sonra anlaşılmış ne haltlar yediği. Zamanının çoğunu geçirdiği lüks bir oteldeki odasında, o dönem için hayli büyük bir miktar olan 800 bin dolar nakit bulmuşlar. Nerede bulmuşlar peki? Ayakkabı kutularının içinde. Vurguna bu yüzden, “Ayakkabı Kutusu Skandalı” adını koymuşlar. Kim bilir? Herhalde bizim gibi safların bilmediği bir keramet var ayakkabı kutularında.
Bizde ise hem çalıyorlar hem de başkalarını hırsızlıkla suçluyorlar. Üstelik onlar için 5 milyon dolar çerez parası. Bir işten bile daha fazla kazanıyorlar. Size günümüzde çok konuşulan birkaç örnek vereyim. Bu örnekler ortaya çıkanlar…Devasa yolsuzluklar, devlet bütçesinin tarumar edilmesi veya ihale yolsuzlukları yıllar sonra açığa çıkacaktır. Devletin hafızası her zaman tazedir ve günü geldiğinde hesabını sorar. Ayrıca, “gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir özelliği de vardır.
“Ayakkabı Kutusu” operasyonu Türkiye’de de yapıldı. Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde ayakkabı kutuları içerisinde destelenmiş paralar bulundu. “Cami yapımı ve hayır için bağış yapılan paralar” denilip geçiştirildi. Onca özelliğe sahip, çelikten ya da lazerin bile delemeyeceği maddeden yapılmış kasaların bulunduğu 21’inci yüzyılda, evde ayakkabı kutusunda para saklamak da ne oluyor? Yolsuzluk ve rüşvet almakla suçlanan 4 bakan ise, Yüce Divan’dan iktidarın engellemesi ile kurtuldu.
Sonradan “FETÖ’nün marifeti” diye açıklanan, ülkemiz tarihine “Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” adıyla geçen olaydaki konuşma tapeleri hala hafızalarda tazeliğini koruyor.
TİP Hatay büyükşehir belediye başkan adayı Gökhan Zan ile ilgili ses kayıtları tek tek ortalığa döküldü. Zan’a, adaylıktan çekilmemesi için 3 milyon dolar öneriliyor. Lakin 5 milyon dolar için pazarlık ediliyor. Yetmiyor! ilaveten TRT’de spor yorumculuğu ve Hatayspor’da sportif direktörlüğü gibi istekler de kayda giriyor. Neden? Adaylıktan çekilmesin! CHP adayı Lütfi Savaş seçimi kazanmasın! Öyle de oldu.
Yine Sarıyer İlçesi’nde bulunan CHP İstanbul İl Başkanlığı binasının satın alınmasıyla ilgili olduğu iddia edilen para sayma görüntüleri… İktidar bu paraların, 4 Kasım 2023 tarihinde yapılan CHP Kurultayı’nda Kılıçdaroğlu’na karşı seçimi kazanmak için toplanan paralar olduğunu iddia etti. Görüntü kamu vicdanında aklanmadı!
Milletvekili ve belediye başkan adayı seçimlerinde dönen paralar…Temayül yoklamalarında dönen fırıldaklar halkın gözünün önünde cereyan etti. Millet seçmezse aday olsan ne yazar? Bunlar belki de iddialar…Lakin soruşturuldu mu? Böyle bir inceleme ve araştırma dahi yapılmadığına göre üstü örtüldü veya kapandı gitti!
Bir zamanlar Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in yeğeni merhum Yahya Demirel, amcasının başbakanlığı döneminde hayali ihracattan yargılandı mahkûm oldu hapse girdi. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın bakanı İsmail Özdağlar bir ses kaydı nedeniyle Anavatan Partililerin oyları ile Yüce Divan’a sevk edildi, mahkûm oldu ve hapse girdi.
Ah! Neredesin, Eski Türkiye?
Siyasette kirlenme normal hale gelince kimsenin kimseye söyleyecek sözü kalmıyor. Söz söylense de inandırıcı olmuyor! İktidarın yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar konusunda sözü bitti. Halk, yerel seçimlerde cezayı kesti ve sarı kartı gösterdi. Lakin CHP’de sudan çıkmış ak kaşık değil. İktidardan bıkan ve cezalandırmak isteyen halk; muhalefetin en güçlü partisi CHP’ye yöneldi ve emaneten oy verdi. Belediyelerde var olan usulsüzlüklere ilaveten, kirlenme başlar; fırsat kollayan ve bukalemun gibi her rengi alan aç kurtlar, akçeli işlere saldırırsa, genel seçimlerde CHP’nin başına da aynı hezimet gelir.
Seçim yenilgisi üzerine iktidar da kaybeden bazı muhalefet partileri de seçimin analizini ve değerlendirmesini mutlaka yapacaktır. Önemli olan rasyonel analizler yapmaktır. Herkesin birbirini suçladığı, yapılan hata ve yanlışların sahibinin olmadığı tartışmalar ve kararlar netice vermez.
“Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur…”
Nasreddin Hoca’nın meşhur fıkrası vardır: “Hocanın eşeği çalınır. Teselli aradığı komşularından biri; “Ah be hocam, ahıra kapı yaptırsaydın ya!” Diğeri; “Böyle uyku olur mu? Hiç tıkırtı duymadın mı? Bir başkası; ayaklarını bağlasaydın” diye akıl verir. Hoca dayanamaz, bağırır: “Yahu kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok? Eşeği çalan hırsız yakalanır. Kadı’nın huzuruna çıkarılır. Sorulur: “Neden çaldın?” “Kapıyı açık bırakan ev sahibinin hiç mi suçu yok?”
Türk milleti; temiz eller operasyonlarının gerçekleşmesini, temiz siyasetin rağbet görmesini, ilkeler ve değerler üzerinde siyaset yapılmasını dört gözle bekliyor. Zira tüm olumsuzluklara rağmen, halka hizmet etmenin yolu siyasetten geçer.
“Temiz Siyaset Temiz Toplum.”