Bizim gençliğimizde Türk milliyetçileri, “Milli Devlet, Güçlü İktidar” sloganını çok severdi.
Her toplantı ve gösteride bu slogan mutlaka atılır, amaç ve içeriği sorgulanmaz, kayıtsız şartsız kabul görürdü.
Bugünlerde milli devlet siyasetin söyleminde yeniden sık kullanılmaya başlandı.
Bu kavramın; yerlilik, demokrasi, evrensel hukuk, güç, otorite gibi kavramlarla ilişkisi anlaşılmaz ise içi boş bir slogan olarak kalacaktır.
Peki, milli devlet nedir?
Milli ve manevi değerlerini koruyan ve taklitçi olmayan…
Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için diğer ülkelerle yarışan, dünyaya açık ama hiçbir dış güce bağımlı olmayan…
Kalkınma için kendi öz kaynaklarına güvenen ve kaynaklarını iyi kullanabilen, kendisine ait “Milli Ekonomi Modeli”ne sahip…
Devletin ancak millete hizmet için var olduğunun şuurunda olan ve milletin bir kısmını dışlamayan…
Halka hizmet hakka hizmettir şiarı ile sosyal güvenliği ve sosyal hizmeti kendine en temel gaye edinen…
Halkına adalet, eşitlik ve hukuk temelinde bir anlayışla yaklaşan devlet milli devlettir.
Milli devlet üç ana kurumun üzerine geleceğini inşa eder.
Güvenliği için güçlü bir ordu, refah içerisinde yaşayan ve devletini güvenen bir millet, sağlam bir aile yapısı.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıpratılması, zayıflatılması, ele geçirilme çabaları…
Ülke ekonomisinin darboğaza düşürülerek, önemli stratejik tesislerin ve ülke topraklarının satılması…
Aile yapısının kültürel ve ahlaki bakımdan, çeşitli yöntemler kullanılarak yok edilmesi ya da bozulması…
Milli devleti yok etme çalışmalarıdır.
Milli devletin vazgeçilmez unsurlarında biri de millete ruh ve biçim veren milli kültürdür.
Kültür, toplumların zaman içinde oluşturdukları kendilerine özgü yaşam tarzıdır.
Bu anlayış farklı kültürlere de hoşgörü ve saygı ile yaklaşmayı gerektirir.
Milli devlet, kişileri ve insan iradesini sağlam bir inanç etrafında toplayan “din” olmadan ayakta duramaz.
Milli devlet geleneğinde; din istismarcılığı ve ahlak yoksunluğu olmadığı gibi kandırma ve aldatma da yoktur.
Milli benlik olmadan, milli devlet olmaz.
Atatürk, “Milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlerin avıdır” demiştir.
Doğu Perinçek’in, “Milli devletin diktatörlük uygulaması gerekir” yorumu akla ziyandır.
Bu anlayış, Maocu ya da faşist devlet geleneği ile uyuşabilir ama Türk milli devlet geleneğinde mutlak otorite yoktur.
Toy Kurultayları ve Divan-ı hümayunlar iktidarın sınırlarını belirtmek için oluşturulmuştur. Çünkü kağanın üstünde töre vardır.
Toyda töreye göre karar alınır, kağan da bu toyun kararlarına uymak zorundadır.
Osmanlıda ise Divan-ı Hümayun en önemli karar organı idi. Yasama yürütme ve yargı bir kişide değil, herkesin başvuruda bulunabileceği bu organda toplanmıştı.
Kısacası, özgürlükler de otorite de sınırsız değildir.
Tabi ki, vatana ihanetin ve terörü desteklemenin özgürlüğü olmaz.
Düşünce özgürlüğünün kısıtlanması ya da eleştirinin otorite ile baskılanamayacağı gibi.
Hukuk bunun için vardır.
Yeni milli devlet anlayışında “millilik ilkesi” esastır. Bununla birlikte, evrensellik ilkesi de dışlanmaz.
Milli devlet varlığını tek bir millete dayandıran devlettir.
Yeni milli devlet anlayışında bir toprak üzerinde yaşayan halkın ırk, din, dil ve kültür bakımından farklılıkları kültürel zenginlik olarak algılanır.
Irkçı yaklaşımları reddeder.
İnsanlar hangi etnik kökenden gelirlerse gelsinler, hangi dine bağlı olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar…
Dışlamaz.
“Devletin dini adalettir.”
Milli ve yerli bir yapıyı içeren milli devlet, otoriter bir sistemden ziyade demokrasi ve hukuk devleti ilkesi ile uyumludur.
“Demokrasiden geri çekilme” ya da demokratik siyasi sistemden uzaklaşma veya otoriterleşme milli devletin kabul edeceği bir anlayış değildir.
Eğer toplum, otoriter kişilikler ve siyasetçileri kabulleniyorsa rejimlerin otoriter olması kaçınılmazdır.
Bu durumda otoriter yapılarla mücadele de olanaklı değildir.
Bu yapı milli devlet değil, otoriter devleti çağrıştırır.
Milli devlette, birey kul değil vatandaştır ve tüm süreçler demokratik- yasal kurallara göre işler.
Bireyler özgür düşüncelerini açıklamaktan korkmazlar.
Çünkü devletine ve adaletine güvenirler.
Milli devletin bekası için güçlü iktidar istenir. Bununla birlikte, güçlü iktidarın yetkileri sınırsız değildir.
Yani hukuk kuralları iki tarafı da bağlar.
Bu hukuk kuralları evrensel hukuk normlarına ve standartlarına uygun olmalıdır.
Yönetimin güç ve yetkileri hukuka ve yargısal denetime tabi olmadıkça milli devlet anlayışından bahsedilemez.
Güçlü iktidar, bu gücünü halkın refah ve huzuru için kullanmak zorundadır.
Elindeki güç, milletin gücüdür.
Bu güç, bir kişi ya da bir zümrenin egemenliğine geçerse ve kuvvetsiz olanlar bu kuvvete boyun eğmek zorunda bırakılırsa…
Bu gücün millilik vasfı kaybolur.
Yerine otorite geçer.
O zaman bireysel hak ve özgürlükler önemsenmez.
“Birey, devlet ve toplum için vardır.” ilkesi geçerlidir. Hâlbuki “insanı yaşat ki, devlet yaşasın.”
Yönetimde açıklık, şeffaflık ve eşitlik milli devletin temel ilkesidir.
Kimse devlet yönetiminde, gizliliğin arkasına sığınarak bazı olayları örtbas etmeye çalışmasın!
“Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır.”
Ayrıca insanların evrensel haklarının keyfi olarak kısıtlanması veya yasaklanması demokrasiye aykırıdır.
Otorite, hukuk ile taçlanmaz ise korku ve panik doğurur.
Tepki de…
Milli devlet geleneğine en uygun olanı da demokrasidir.
Hukuk devletidir.
Günün Sözü: “En kötü demokrasi en iyi darbe idaresinden daha evladır.”
Alparslan Türkeş