En uzun sınırlara sahip olunan Suriye ile yıllardır anlaşmazlıklar yaşadık.
Terörü beslediler.
PKK’ya yardım ve yataklık yaptılar.
Beşşar Esad, babasının yerine geçer geçmez, Türkiye ile iyi ilişkiler kurdu.
Siyasi istikrar…
Demokratikleşme…
Ve ekonomik büyüme çabalarında Türkiye’yi örnek aldığını söyledi.
İsrail ve Amerikan baskısına karşı Türkiye, Rusya ve Çin ile ilişkilerini geliştirmeye çalıştı.
Türkiye tarafı, sürekli olarak Suriye ile kardeşliğinden bahsederken…
Esad’ın, “Reformları birlikte yapacağız” dediği Türkiye ile ipler neden koptu?
Ne olmuştu?
Emperyalistlerin Suriye üzerinde emelleri mi vardı?
Irak ve İran gibi zengin doğal kaynakları yokken…
Birçok kişinin bilmediği bir şey var.
Suriye’nin stratejik önemi…
Başka bir deyişle, Suriye’ye hâkim olamayan, Ortadoğu’yu kontrol altına alamaz.
Yoksa Rusya’nın Suriye’de ne işi var?
Suriye, Ortadoğu’da en heterojen nüfusa sahip olan ülkedir.
Nüfusun çoğunluğunu Sünni Müslümanlar oluştururken, İktidara Nusayriler hâkim.
Hristiyanlar, Dürziler, Yahudiler ve yezidiler…
Diğer önemli topluluklardır.
Türkler ise Kürt ve Ermenilerle birlikte Suriye’deki en önemli azınlıktır.
Türkiye dışında tek Türk toprağı kabul edilen Süleyman Şah Türbesi de Suriye’de bulunmaktadır.
Mart 2011 de Suriye birden karıştı.
Küçük yaşlarda 15 çocuk, okul duvarına “Halk, düzenin yıkılmasını istiyor” sloganını yazmaları nedeni ile tutuklanıp işkenceye uğradı.
Bu durumu protesto eden yakınları da polisin şiddetine maruz kaldı.
İnsanlar öldükçe, gösteriler tüm şehirlere yayıldı.
Suriye’de 6 ay boyunca Cuma namazları sonrası barışçıl gösteriler yapıldı.
Güvenlik güçleri halka yönelik sert şiddet kullanınca gösteriler ayaklanmaya dönüştü.
Olaya yasadışı örgütler ve dış güçler de müdahil olunca…
Bugünlere geldik.
Karadan ve havadan bombalamalar…
İnsanlık suçları…
Kimyasal silahlar…
Milyonlarca insanın yerinden yurdundan ayrılmak zorunda kalmasına ve başka ülkelere sığınmasına neden olmuştur.
Ya Türkmenler…
Rusların rejim güçlerine yardım etmesiyle, Türkmen Dağı’nda kahramanca mücadele etmelerine rağmen yenilgiye uğradılar.
Çaresiz ve savunmasızlar.
Suriye iç savaşında, “felaket düzeyi” günden güne artıyor.
Geleceğinden endişe duyan, öldürülme korkusu yaşayan…
3.5 milyon Suriyeli ülkemize göç etmiş…
Durumları öyle iç açıcı değil.
Bir Müslüman olarak, bir insan olarak üzülmemek elde değil.
Yardımcı olmak gerekir.
Bu resmin bir yüzü…
Ya diğer yüzü?
Zengin Suriyeliler, Türkiye’nin sahil kentlerinde keyfi-i âlemde…
Parası olan mal mülk alıyor, işyeri açıyor.
Çocuklarını en iyi okullarda okutuyor.
Bu kesimin de vatanlarında olması, zalim rejime karşı savaşması gerekmez mi?
Olur mu? Onlar imtiyazlı.
Bir kısmı da işin kolayını bulmuş.
Özellikle büyük şehirlerde çeteleşmişler…
Her türlü kirli işlerin içerisindeler.
Bu durum yerel halkın tepkisini çekiyor.
“Huzurumuzu kaçırdılar.”
“Kaçakçılık yapıyorlar.”
“Sokaklar dilenci doldu.”
Gibi söylemler arttı.
Türkiye’de Suriyeli mültecilere karşı gelişen bir nefret dili oluşuyor.
Önlem almak gerekir.
Arzu edilmeyen olayların önü açık…
Tehlike çanları gelecek için çalıyor.
Bayram nedeniyle 70 bin civarında Suriyeli ülkesine gitti.
Ne demek bu?
Suriye’de savaş hali var, güvenlik de yok.
Böyle biliyoruz.
Savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan binlerce insanın “ Eşimle dostumla bayramlaşıp geleyim” demesi düşündürücü…
Bu gidip gelmeler, sorunlu bir durum.
Bunlara “ülkenize geri dönün” demek zor.
İkna edip göndermek te…
Ancak, “Bir mülteci ülkesine dönebiliyorsa mülteci değildir.”
Gelelim işin güvenlik boyutuna…
Suriyeli sığınmacılar nedeniyle sınır kentlerimiz demografik açıdan felç olmuş durumda.
Bunların çoğu çocuk, kadın ve genç…
Ne demek bu?
Eğer gençlere aş, iş, eğitim veremezseniz, kamplarda yaşamaya devam ederlerse…
Herhangi bir terör örgütüne gidebilir.
Nasılsa, işi gücü yok, kaybedeceği bir şeyi de yok.
Bir an önce yeni göç dalgası önlenmeli…
Geriye dönüşler teşvik edilmelidir.
Sığınmacılar için aşırı vaatlerden kaçınmak gerekir.
Beslenme ve konaklama imkânları…
Türk vatandaşının bile bulamadığı iş olanakları…
Bir de vatandaşlık vaatleri…
Niye dönsün ki Suriyeli…
Güçlü bir Suriyeli-Arap azınlığa hazır olun.
Tabi ki sorunlarına da…
Esad rejimi ile düşmanlaşan Türkiye, son zamanlarda Ortadoğu politikalarında Esad’ın hamisi ve destekçisi Rusya ile birlikte hareket ediyor.
Stratejik ortaklık.
İnşallah oyun içinde oyun yoktur.