Bugün Pazar…
Televizyonlarda Ege ve Akdeniz için fırtınalı haberler var.
Bu hafta; siyasetten, dinden, sorunlardan uzak…
Keyifli bir şeyler yazmak istedim.
Ülkenin ve vatandaşın gündemi iç açıcı değil.
Ruh halini bozucu nitelikte geliyor haberler.
Geçim sıkıntısı, enflasyon, İşsizlik…
Döviz kurlarının hızlı yükselişi…
İç güçler, dış güçler…
Siyasi dalaşmalar, kayıkçı kavgaları…
Geçin efendim geçin.
Hiç birinizi yazmayacağım.
O zaman ne yazacağım?
İnternette konu bulma amaçlı gezinirken bir yazı ilişti gözüme.
Gazeteci Sevilay YILMAN yazmış.
Hakkında epeyce de döktürmüş, ne ararsan var.
Haber, yorum, çeşitli aktiviteler içeren resimler…
O yazdı diye biz yazmayacak mıyız? Bizim Asım Başkanı.
Asım Güzelbey…
Ben bu ismi 1980’li yılların başında İzmir’de tanımıştım.
Genç bir ortopedi asistanıydı o yıllar.
2004’de, Gaziantep’te tekrar buluştuk.
İkimiz de kentin üst düzey yöneticisi konumunda idik.
Belediye Başkanı ve İl Emniyet Müdürü olarak…
Birlikte çalışmak kısmet oldu.
Gaziantep’e gidişimde büyük payı olduğunu düşünüyorum.
Başlangıçta gönülsüz olsam da…
Genel müdürlük makamını bırakmak hayli zor gelmişti.
Her neyse…
Kararlı ve ne yaptığını bilen, farklı bir kişilik gördüm.
Duruşu ve yönetim anlayışı ile…
Tanıdığım onlarca belediye başkanından farkı, çevreci olması ve belediyede siyaset dışı kalmasıydı.
Bundan dolayı eleştiri alıyordu.
Çok erken saatlerde kalkar, ekibi ile birlikte şehri dolaşırdı.
Proje adamıydı.
Kimseleri memnun etme gibi derdi hiç olmadı.
Kentin tarihi dokusunu korudu, yıkılanların restorasyonunu yaptı.
Zeugma müzesi ve Planetaryum onun eseridir.
Şehrin alt yapısını tamamen yeniledi.
Raylı sistem, bazı parklar, geniş yollar ve kavşaklar yapıldı.
Gaziantep onun için baklava ve kebap kenti olmaktan ziyade, bir kültür kentiydi.
Kişisel ilişkilerini kullanarak, birçok ünlü ismi kente getirdi.
Şehre gelenlerin adeta profili değişti.
Kentin yurt içi ve yurtdışında tanıtımı için büyük çaba harcadı.
Sosyal sorumluluk projelerini ikimizde severdik.
Bazılarında beraber çalıştık.
Sokakta yaşayan ve uyuşturucu kullanan çocuklara yönelik olanı, en önemlisiydi.
“Çiçekler Solmasın, Anneler Ağlamasın.”
Alkolle mücadele için AMETEM, Uyuşturucu ile mücadele etmek amacıyla UMATEM kuruldu.
Bu projeler ile çocuklar yeniden hayata tutundular.
Okula gittiler, elleri iş tuttu.
Sabah yürüyüşünde ; “Bir daha aday olmayacağım ve koltuğumu kendi isteğimle bırakacağım!” demesi üzerine tepki göstermiştim.
Belki hatırlar.
Kısmetmiş tekrar seçildi.
İkinci döneminde çok başarılı belediyecilik örneği gösterdi.
Gezip gördüğü yerlerde projelerle döndü.
Yiyip içerek değil.
Bugün Gaziantep Güneydoğu’nun Paris’i olarak anılıyorsa payı büyük Asım Başkanın.
2014 yılında veda etti başkanlığa, aday olmadı.
Ve sonrasında siyasetten de çekildi.
Siyasi arenadaki rekabet ve bunun sonucu şahsına yapılan türlü saldırılar onu o kadar yordu ki…
Önce Kanada, sonrasında Estonya’yı mesken tuttu.
2000 nüfuslu, göl kenarında Loksa adlı bir köyde yaşadığını öğrendik.
Oraya sığmaz demiştim, öyle de oldu.
Dünyayı gezmeye başladı.
Gezdikleri yerleri, kültürleri paylaştı sosyal medyadan.
Yorumlarını da katarak…
Son günlerde, Estonya’da daha fazla kaldığını, aşçılık okulunda Gaziantep özelinde Türk mutfağını tanıttığını, uygulamalı dersler verdiğini öğrendik.
Yeni hayatında mutlu ve huzurlu olduğu anlaşılıyor.
Kimileri gibi karalar bağlamadı.
Emirle koltuk bırakmadı, koltuk elden gitti diye ağlamadı.
“Hayatta her şeyin koltuk olmadığını anlatmak için benim hikâyem iyi örnek olur gerçekten de… ”
Diyecek kadar açık sözlüydü.
Hiç kopmadık birbirimizden, kontağımız devam etti.
Sık görüşemezsek de…
Geçenlerde kendisi ile telefonla görüştüm.
Kendisine eşlik etmeye namzet olduğumu söyledim.
Açıkça kendimi de davet ettirdim.
Tamam dedi ama…
Estonya’ya yerleşirim, rakip olurum diye korkuyor da olabilir!
Ancak, onun meziyetleri bende yok.
70’ine merdiven dayamış ama sırt çantasıyla dünyayı turlayan bu ihtiyar delikanlıya, benim gibi 60’ına yaklaşmış, yorgun biri savaşçı ayak uydurabilir mi?
Sanmıyorum.
Seni seviyoruz güzel yürekli, garip adam.
Türkiye senin gibi bir idealist adamı kaybetti.
Sen kazandın.
Yolun ve bahtın açık olsun.