2023 milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde umduğunu bulamayan CHP, Kurultay sürecini başlatma kararı aldı. Doğru bir karar. Zira ortada bir başarısızlık var. Bunun sebeplerini ortaya koymak, seçimleri değerlendirmek ve geleceğe dönük yapılacak eleştiri ve önerileri değerlendirmek için kurultaylar en uygun zeminlerdir.
Şimdi bu konuda yazı yazmam, Antalya özelinde fincancı katırlarını, göz boyama ile üstlerini kandıranları ve fıkracıları ürkütecektir. Örgütsel yapısı içerisinde yer almadığım ve gönül bağımın bulunmadığı bir yapı ile ilgili değerlendirmelerim birilerinin tepkisini de çekebilir. “Sana ne kardeşim, bizim içyapımızdan!” Beni de ilgilendiriyor, anlatayım:
Bu satırların yazarı, bu ucube sistemden kurtulmak… Hak, hukuk ve adaletin tesisi için bedel ödemiş ve mücadele etmiş birisidir. CHP sayesinde önemli koltuklara gelmiş bazı kişilerin sosyal medya paylaşımlarına bir bakın! İçeriğinde bir fikir, bir derinlik ve iktidarın yanlışlıklarına yönelik keskin bir muhalefet tarzı var mı? Allah aşkına bir de geriye dönük olarak benim muhalefet tarzıma… Kararı siz verin!
28 Mayıs’ta yapılan CB seçiminde Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermiş… Bir akademisyen, bir köşe yazarı olarak böyle bir değerlendirmeyi kendime hak görüyorum. Bu düşüncemi bir hikâye ile de taçlandırmak isterim. “Teşbihte hata olmaz.”
Çakalın biri aç kalınca kasabaya inmiş. Sütçünün süt çanağını devirmiş, sütü de içmiş, fırıncının tezgâhından ekmeği kapmış yemiş, nihayet bir kasabın vitrininden kocaman bir but kapıp bir güzel mideye indirmiş…
Çakalın ve etin kokusunu alan kasabanın tüm köpekleri toplanmış, çakalı yakalamak için ardı sıra koşturmuşlar. Çakal önde, köpekler de arkada, amansız bir kovalamaca koşuşturmaca başlamış ama bir süre sonra, sütçünün köpeği yorulup takibi bırakmış. Bir müddet daha geçince de bu sefer fırıncının köpeği, çakalı takibi bırakmak zorunda kalmış. En son, kasabanın çıkışına yakın bir yerde kasabın köpeği de pes etmiş ve yorgunluktan dili bir karış dışarıda geriye dönmüş.
Çakalın arkasında kala kala bir tek demircinin köpeği kalmış. Çakal önde demircinin köpeği arkada ısrarlı bir kovalamaca devam ederken ve kasabadan çıkılıp kırlara varıldıktan sonra da tepelere doğru çıkılmaya başlanmışken çakal dayanamamış, durmuş ve demircinin köpeğine öfkeyle seslenmiş;
“Yahu arkadaş, sütçünün sütünü içtim tamam, fırıncının ekmeğini yedim o da tamam, hadi kasabın etini kaptım ama buna rağmen onlar bile pes etti peşimi bıraktı da, Lan ben demirciye ne yaptım ki bir türlü ayrılmıyorsun peşimden?”
İşte, Çakalın anlamadığı da bu: Demirci’nin köpeği menfaat peşinde değil, sadece adalet peşinde…
Bu bir hikâye… Burada alınacak önemli dersler var. Sosyal demokrat olması ve halka güven vermesi gereken bazı CHP’li yöneticilerin kafasındaki sistem de karşılıklı menfaate dayalı bir kapitalist sistem… Bu insanlara karşı, hukuka ve demokrasiyi içselleştirmiş, kendi çıkarlarını değil halkın istek ve beklentilerini düşünen, evrensel değerlere bağlı insanların etkin olduğu gerçek bir sosyal demokrat partiye ihtiyaç var. Bu parti de CHP’dir.
“Bastım parayı, aldım adaylığı…” anlayışı CHP’de yer bulmamalıdır. Bu yazılarımdan kendine pay çıkaranlar, “CHP’yi eleştirmek sana mı düştü! İşine bak, haddini aşma!” mealinde ses çıkaranlar olacaktır.
CHP’li bazı kişileri eleştirmem için bana zarar vermeleri şart değildir. Ben, onları CHP’ye zarar verdiği, milletin umutlarını söndürdüğü için suçluyorum! Bu yapıda ki insanlar; yalnızca halka hizmeti şiar edinmiş, ilke ve değerler üzerinde siyaseti savunan, çıkar ilişkileri içerisinde olmayanları asla anlamayacak ve hatta bizim gibileri “aptal” bulacaklardır.
“Allah kimseyi söyledikleri ile sınamasın!” Halk, iktidarı suçlayan muhalefet partilerinde de aynı yapıyı ve çıkar ilişkilerinin prim yaptığını görünce, ehven-i şer iktidar bloğuna yöneldi. Ve bu zatlar; hemen halkı suçlamaya başladı. “Beter olsunlar!” Siz çevrenizde seçimi kazanmak için ne yaptınız? Bunu sorgulayan yok. Ofislerde “körler sağırlar, birbirlerini ağırlar” misali viski yudumlamakla seçim kazanılmıyor!
Bu milletin ferasetine ve sağduyusuna hep güvendim. Onlar yeri geldiğinde nasıl davranacağını, iktidara ve muhalefete hangi mesajları vereceğini bilirler. Hem de siyaset bilimcilerinden daha iyi. “Hak, hukuk, parti içi demokrasi ve adalet” kavramlarını kendi içyapısında uygulamadan ve halkın adalet bekçiliğine soyunmadan halkın güven duymasını ve oy vermesini kimse beklemesin!
CB seçimlerinde ileri yaşına rağmen, Kılıçdaroğlu’nun yüksek bir performans ortaya koyduğunu söylemeliyim. Çünkü bu seçim, devletin tüm imkânlarının kullanılması nedeni ile adil bir seçim değildi. Bu nedenle % 48’lik bir oyu çok önemsiyorum. Bununla birlikte, milletvekili seçimlerinde alınan % 25 oranındaki bir oy, bana göre tam bir hezimettir.
SP, GP, DP ve Deva gibi partilerin adayları CHP listesinde seçimlere girdi. Lakin “hiçbir katkıları ve oy getirisi olmadı” gibi görünüyor. CHP, mevcut oylarını korudu! Burada bir yanlışlık yok mu? CHP’nin Merkez ve Taşra Teşkilatı ile Belediye Başkanları bu başarısızlığı nasıl açıklayacaklar?
Örneğin Antalya…”CHP olarak başarılıyız, Kemal Bey’in oyu Erdoğan’dan fazla…” Kimse kusura bakmasın! Seçim bitti! “Şapka düştü kel göründü.” Ana muhalefet partisi CHP, Antalya’da başarılı olamamıştır. Başarılı göstermek için kelime oyunları ve algı yönetimi ile insanlar yanıltılabilir. Lakin matematik yalan söylemez.
İktidarın yaptığı tüm hata ve yanlışlara, hayat pahalılığı ve yağmaya rağmen, AKP; 2023 seçimlerinde gücünden önemli bir şey kaybetmemiştir. Bunun nedeni halka güven vermeyen, tepeden bakan, seçim stratejilerini doğru yapmayan CHP’nin Antalya’daki yöneticileri ve merkezde bunları destekleyenlerdir.
2002 genel seçimleri. Antalya milletvekili sayısı 13… CHP: 8 AKP: 5
İlçelerde oy oranlarına şöyle bir baktım. Serik ve Alanya hariç tamamında birinci parti CHP olmuş. Hem sosyal demokrat hem laik hem de Atatürkçü bir parti olacaksın ama bu özelliklere sahip Antalya’da; beklenen başarıyı tüm uygun şartlara rağmen gösteremeyeceksin!
Antalya’da 17 vekil var: AKP:6 CHP: 4 İYİ Parti:2 MHP: 2 Saadet: 1 Gelecek: 1 HDP: 1 milletvekili ile temsil edilecek. Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Büyükşehir Belediyesi ve Aksu hariç Merkez ilçeler CHP’de… Manavgat ve Kumluca gibi dış ilçeler de öyle. Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, CHP’de ve İlçe Belediyeleri Başkanları ile işbirliği ve koordinasyonu sağlayamıyor. Yani iyi bir orkestra şefi değil. Koordinasyon ve işbirliği olmayınca herkes “zeybek” oynuyor.
Kral Çıplak isimli kitabımda; “Sn. Böcek! İllüzyon yapma konusunda iktidar ile yarışmayın, geride kalırsınız! Gönülleri kazanın, ulaşılmaz olmayın!” diye yazmıştım. “Ve uyuşturucu ile ilgili feryatlara kulak tıkamayın!” diye de Dostlar Platformu’nda verdiği sözü hatırlatmıştım. Karşılaştığımız yerlerde hal ve hareketlerinde bana kırıldığını hissediyorum. Ne yapayım? Dilimin kemiği yok! “Kral Çıplak!” Böcek ile halk arasındaki mesafe giderek açılıyor. Bu başarısız seçim sonuçlardan ve yenilgiden muhittin Böcek ve İl Başkanı Nuri Cengiz eşit derecede sorumludur.
Böcek’in yönetim biçimini, Kılıçdaroğlu’na değil ama Erdoğan’a çok benzetiyorum. Vefa duygusu hariç… Kılıçdaroğlu’nun oyları mı? Onlar sisteme ve Erdoğan’a tepki oylarıdır. Kılıçdaroğlu kadar çalışılsa belki seçim kazanılabilirdi. Kim bilir? Bu bir suçlama değil eleştiridir. Demokrasilerde eleştiri, önemli bir haktır. Öyle değil mi, sosyal demokrat kardeşlerim?
CHP ile ilgili öngörülerimi, merkez ve taşra teşkilatlarının Antalya özelinde yanlış seçim stratejilerini… Küçük partilerin yanlış aday seçimlerini diğer yazımda dile getireceğim.