Günümüzde devletin adaleti ve ciddiyeti, milletin sözü ve gücü unutulmuştur.
Bu ne demektir?
Devletin kurumları, milletin değerleri yıpranmıştır.
Devlet milletten şüphe duymakta, millet devletten korkmaktadır.
Bu hayra alamet değildir.
Hain FETÖ darbe teşebbüsünün ve akabinde ilan edilen O Hal’in bunda etkisi oldukça fazladır.
Buna rağmen inadına hak ve hukuk…
İnadına demokrasi…
İnadına adalet ve refah…
Demek zorundayız.
Kaynak israfı…
Şehirlerimizi işgal eden gökdelenler…
Mantar gibi biten, esnafı iflasa sürükleyen AVM’ler…
Bozulan yeşil doku…
Geleceğimize ihanettir.
Döviz artışı…
Oynak faiz politikaları…
Ekonomideki durgunluk…
Atıl yatırımlar…
Piyasada yeteri kadar paranın dönmemesi…
Dış politikada yaşanan gerginlikler…
Terör belası…
Dünyada ve Ortadoğu’daki gelişmeler…
Ekonomiyi de vurmaktadır.
Ülkemiz üzerinden oyunlar oynanıyor.
Türkiye, “güvenilmeyen” ülke konumuna getirilmek isteniyor.
Terör örgütlerine müttefik muamelesi yapan Batı, bizi gale bile almıyor.
ABD; PYD’ye akıl almaz silahlar veriyor.
Ya yeni gözdemiz Rusya?
Suriye ile ilgili toplantılara PYD’nin de davet edilmesinde ısrarcı…
PYD yetkilileri ile kol kola resimler…
AB ile ilişkiler ise herkesin malumu, koptu kopacak…
Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabildik.
Kendimiz çalıp, kendimiz oynuyoruz.
“Değerli yalnızlık” içerisindeyiz.
Neler yapılmalı?
Testi kırıldıktan sonra laf söyleyen bol olur.
Ülke çıkarları ile kişisel çıkarlar ayrıştırılmalıdır.
Yönetim kadrosunda yer alanlar…
Öfke siyasetini ve kavgayı terk etmelidir.
Tek başına alınan kararlar yanıltıcı sonuçlar verebilir.
Ülke adına kararlarda; muhalefet, sendikalar, üniversiteler ve STK’ların görüşleri alınmalıdır.
Siyasette bahar havasına…
Ülkede sevgi ve saygı iklimine…
Adalet ve hoşgörüye…
Güvene…
İhtiyacımız var.
Birbirimizi taşlamayı bırakalım.
Gerçeği görelim artık.