14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde hiçbir aday 50+1 oranını yakalayamadığı için Cumhurbaşkanı seçimi, ikinci tur oylamasına kaldı. “Erdoğan’ın ilk turda kazanma ihtimali vardı. Lakin Sinan Oğan beklenmedik şekilde %5’in üzerinde oy alınca işin rengi değişti.
Sonuçlara göre 28 Mayıs Pazar günü yapılacak ikinci turda, 14 Mayıs Seçimlerinde en yüksek oyu alan Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu yarışacak.
Tüm dünyada yükselişe geçen milliyetçilik dalgası, Türkiye’de de belirleyici bir rol oynadı. 2018 seçimlerinde MHP lideri, “Millet bize iktidarı denetleme görevi verdi” diyerek tavrını iktidardan yana koyması, AKP’yi iktidarda tutarken; Oğan’ın ikinci turda Cumhur İttifakı’nı destekleyeceğini açıklaması ATA İttifakı’nı dağıttı. Ve Oğan Türk milliyetçilerinin lideri olma şansını yakalamışken, elinden kaçırıverdi. Ne uğruna?
Ben de dâhil çoğunluk, MHP oylarının önemli oranda düşmesini bekliyordu. Düşmedi. Bu sayede Cumhur İttifakı Meclis’te çoğunluğu elde etti. HDP’nin birlikte seçime katıldığı Yeşil Sol ‘un oylarıyla ilgili tahminler daha yüksekti. Herkes yanıldı! Bu oyların bir kısmının CHP’ye ya da TİP’e gittiği değerlendirilebilir.
DEVA, Gelecek, DP, Saadet gibi partiler CHP’ye önemli bir katkı sağlamadı ama çok sayıda Meclis’te temsil edilme hakkı kazandılar. Madem öyle, Muharrem İnce ve Ata İttifakı da masada yer alsaydı! Belki seçim 2. Tura kalmazdı!
AKP; Erdoğan’ın karizması, aday seçimlerinde dengelerin gözetilmesi ve teşkilatların tüm olumsuzluklara rağmen seçmene dokunmaları vs. gibi nedenlerle oylarında sert bir düşüş yaşamadı. Bu yaşananlar ve yapılanlar başka bir demokratik ülkede olsaydı, iktidar yerle bir olurdu! Zira yasakların ve yoksulluğun arttığı ve yolsuzlukların ayyuka çıktığı bir ülkede hiçbir iktidar ayakta kalamaz! Lakin istikrarı önemseyen, güvenlikçi politikaları benimseyen, gelenekçi milliyetçi ve muhafazakâr kesim, Cumhur İttifakı’ndan vazgeçemedi.
Özellikle seçim dönemlerinde terörist saldırıların, muhafazakâr siyasilerin popülerliğini arttırması tüm dünya ülke toplumları için geçerlidir. “Adolf Hitler korku, nefret, kin ve öfke üzerine kurguladığı politikalarla toplumu hipnotize etmiş en insanlık dışı uygulamaları için sonsuz destek sağlamıştır.”
Muhafazakârların aksine, durumu değiştirmek isteyen… Yenilikten, ilerlemeye, başarılı olmaya ve geleceğe odaklanan sosyal demokratlar, liberaller ve milliyetçi ve muhafazakâr demokratlar ise beklenen ivmeyi bir türlü yakalayamadı.
İYİ Parti’nin oyları en azından kendi beklentilerinin altında kaldı. Sokağı bilenler ve alanı tanıyanlar için bu sonuç şaşırtıcı olmadı. İl ve İlçe kongrelerinde delege seçimlerinde yaşananlar, temayül yoklamalarında yapılan ayak oyunları, milletvekili adayları seçimlerinde verilen yanlış kararlara bir de İl ve İlçe yönetimlerinin yönetim ve organizasyonlarda gösterdiği becerisizlikler eklenince sonuç bu oldu.
Yazık oldu emeklere!
28 Mayıs’ta seçimi kim kazanırsa kazansın, ülkenin sigortası ve kırmızıçizgi belirleme gücü artık HDP’li seçmenden Türk milliyetçilerinin eline geçti. Çünkü her iki ittifakta da ana damarı milliyetçiler oluşturuyor. Bunu hiçbir anket ve araştırma şirketi önceden hesaplayamadı.
Peki, şimdi ne olacak? “Taraflar arasındaki psikolojik savaş ise büyük ihtimalle yoğunlaşarak devam edecek.” İkinci turda da bizi zorlu bir yarış bekliyor. Lakin ekonomiyi ve siyasetin dengelerini nelerin beklediği konusunda net bir şey söyleyen yok. İktidar, tozpembe bir dünya hayali satarken, muhalif bazı ekonomistler; ülkeyi çok zor günlerin beklediğini ifade ediyor.
Cumhur İttifakı milletvekilliği seçiminde çoğunluğu ele geçirirken, CB seçiminde de birinci çıkması muhalifler için tam bir hayal kırıklığı oldu. Zira hak, hukuk ve adalet askıya alınmış, ekonomik sıkıntılar ve şikâyetler ayyuka çıkmıştır. Buna rağmen seçimde beklenildiği şekilde bir başarısızlık gerçekleşmedi.
Neden acaba?
Bunun iki ana nedeni vardır: Birincisi, seçim süreci boyunca yapılan hileli yönlendirilmeler ile halkın iradesinin iktidara yöneltilmesidir. Bunun için her çeşitli yalan devreye sokulmuştur. İkincisi ise muhalefetin taktiksel hataları, milletvekili seçimlerinde yaşanan çıkar ilişkileri iddiaları ve yanlış aday seçimleri ile muhalif liderlerin, devleti yönetme konusunda halka yeterince güven verememesidir.
Henüz hiçbir şey bitmemiştir. Rahmetli Demirel, “Siyasette 24 saat uzun bir süredir” der. Seçim kampanyalarından etkilenen kitle için en etkili ikna yolu, kısa orta ve uzun vadede geleceğimiz için en iyi neyin fayda sağlayacağına inandırılmasıdır. 8.5 milyon oya sahip, Entel Oy Vermez Partisi! (EOP) üyelerinin ikna edilmesi, 1, 5 milyona yakın geçersiz sayılan oyların bu sefer dikkatli kullanılması ve Sinan Oğan’a giden 2,8 milyon civarındaki oyların önemli bir kısmının Millet İttifakı’na yönelmesi halinde aradaki %4 fark kapanabilir ve seçim Millet İttifakı’nın zaferi ile sonuçlanabilir.
Tüm çabalara rağmen Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan kazanırsa ne olur? Bekleyip, görelim! Milletin kararına karşı çıkacak değiliz. Bu durumda halk kaderine razı olacak ve bir şikâyet hakkı olmayacaktır.
“Günceli sürekli takip eden… Particilik, lidercilik ve ideolojik takıntısı olmayan ve siyasi zekâsı yüksek seçmenlerin daha uzun vadeli düşündükleri ve daha özgür davrandıkları” bilinen bir gerçektir. Seçmenden bu bilinç oluşmadığı sürece 2.ci hatta 3.ncü sınıf demokrasilerde yaşamaya devam edeceğiz!
1048-1131 yılları arasında yaşayan İranlı ünlü şair, yazar, matematikçi, filozof ve astronom Ömer Hayyam, bugünün resmini 900 yıl önce görerek aşağıdaki dörtlükleri yazarak görmüştür.
Ömer Hayyam’ın ferasetine bakar mısınız?
“Celladına âşık olmuşsa bir millet
İster ezan, ister çan dinlet
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstahaktır ona her türlü zillet.”