Toplum hayatında suça etki eden birçok faktörden bahsetmek mümkündür. Bunlardan birisi de yoksulluk ve çaresizliktir. Başka bir deyişle, ekonomik durumun kötü olması ve açlık, suç üzerinde oldukça etkili olan bir unsurdur.
Hükümetlere düşen en önemli görev, bireylerin refah seviyesini yükseltmek ve milli gelirden adil bir paylaşım sağlamaktır. İşsizlik ve yoksulluğun arttığı, gelir seviyesinin düştüğü, evlerde tencerenin kaynamadığı hallerde… Ne yaparsanız, yapın! Suçları önleyemezsiniz.
Baklava çalan çocukların hırsız damgası yiyerek, tutuklandığı bir sistemde; Beyaz yakalı hırsızlar serbestçe dolaşıyor!
Kul hakkı yiyenler… “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” diyerek devleti soyanlar izzeti ikram görüyor!
Birileri lüks ve şaşa içerisinde yaşarken, açlıktan çöplüklerde ekmek arayanlar giderek artıyor! Hani, komşusu açken tok yatılmayacaktı?
“Sessizlerin sesi, kimsesizlerin kimi” olması gerekenler, zengin sofralarında kalkmıyor!
Devlette ballı ve birden çoklu maaşlı, altın bürokratların sayısı giderek artarken, asgari ücretin 2800 TL olduğu ülkemde… Halka, “bu para ile geçinebilirsin, şükret!” deniliyor.
Organize suç örgütü lideri olduğu şüphesiyle aranan birinin itham ve suçlamaları konusunda ne idari makamlar ne de yargı harekete geçmezken, CİMER’e yapılan isimsiz imzasız bir ihbarla ya da hoşa gitmeyen bir paylaşımla vatandaşa soruşturma ya da dava açılabiliyor.
Halkın aklıyla bu kadar da oynanmaz… Bunda kim sorumlu, biliyor musunuz? Muhtemelen cevabınız, “iktidar” olacaktır! Doğru ama yeterli bir cevap değildir. Hepimiz suçlu ve sorumluyuz.
Doğru söyleyene tahammül göstermiyor, yalanı ve umut tacirlerini seviyoruz. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” misali, çevremizde olup bitene duyarsız kalıyoruz.
Hani Müslüman,“malının kırkta birini” fakirlere verecekti! Dinimizin hükmü uygulansa, memlekette fakir fukara kalmazdı. Açgözlü zenginler semirdikçe semiriyor, “hep bana hep bana… “Lakin garibanı düşünen yok.
En önemlisi de seçtiklerimizi denetlemiyor, üzerlerinde kamuoyu baskısı oluşturamıyoruz. Üstelik salkım söğüt misali karşılarında eğilip duruyoruz! Ne yapsalar hak bize!
Şimdi söyleyin, biz de suçlu değil miyiz?
Kıssadan Hisse
“Amerika ‘ da 15 yaşındaki bir çocuk marketten ekmek çalarken yakalandı. Kaçmaya çalışırken bir de raf kırmış.
Çocuktutuklanmış ve mahkemeye çıkartılmış.
Kararı vermeden önce hâkim çocuğu da duymak ister.
Hâkim: ′′ Neden çaldın? ′′ ′′
Çocuk: ′′ Ekmeğe ihtiyacım vardı. ′′ ′′
Hâkim: ′′ Çalmak yerine ekmek alamadınız mı? ′′ ′′
Oğlan: ′′ Satın alacak param yoktu “.
Hâkim: ′′ Ailenden para isteyebilirdin ′′
Oğlan: ′′ Evde sadece annem var. Annem hasta ve işsiz… Sırf bunun için biraz ekmek ve peynir çaldım. ‘ ‘
Hâkim: ′′ Sen küçüksün, normalde işin de yok ′′
Oğlan: ′′ Yıkama üzerinde çalıştım. Bir hafta önce anneme hizmet etmek için izin aldım ve bu yüzden kovuldum. ′′
Hâkim: ′′ Yardım isteyecek yeriniz, kimseniz yok muydu? ′′
Oğlan: ′′ Her gün evden çıktığımda herhangi bir iş için eleman arayan en az elli adresle iletişime geçiyorum ama başarısız. Sonunda hırsızlık yapmaya karar verdim. ′′ ′′
Çocuğun ifadesinin ardından hâkim kararını açıkladı:
-” Çalmak, özellikle EKMEK çalmak çok utanç verici bir suçtur. Ve işte hepimiz bu suçtan sorumluyuz. Bu odadaki herkes ve ben de bu suçtan sorumluyum.
O zaman tüm mahkeme katılımcıları 10 $ ile ′′ ceza ′′ alacak. Siz her biriniz 10 $ gönderene kadar kimse mahkeme salonundan ayrılmayacak.
Hâkim de 10 $ verdikten sonra aç çocuğu polise teslim eden markete de 1,000 $ para cezası verdi.
Kararı duyduktan sonra çocuk gözyaşlarını tutamadı ve ikinci karar okunurken hâkimi görünce heyecanlandı.
Hâkim gözyaşlarını saklamaya çalışarak salonu terk etti. Hâkimin son sözleri bunlardı:
-“Bir kişi EKMEK çalarken yakalanırsa, o cemaatin, toplumun, devletin tüm insanları utanmalıdır”.
11