Hepimizin hayatını tehdit eden, nerede, nasıl ve hangi ölçüde etkilenebileceğimiz, küresel çapta bir virüs salgını ile karşı karşıyayız.
Korona virüsü, sadece sağlık boyutu ile insan yaşamına girmiyor. Bu musibet birçok alanda sosyal hayatı sarstı.
En başta salgın yüzünden üretim durma noktasına geldi ve uluslararası ticaret eski düzeyinin çok altına düştü.
Neticesi; ekonomik durgunluk, işsizlik ve pahalılık… Belki de iyi günlerimizi yaşıyoruz.
Karamsar tablo çizenler… “Toplumsal çatışmalar ve vekâlet savaşları her an çıkabilir” diyor.
Bu salgının alınan ciddi önlemlerle atlatılması… Maske, temizlik ve mesafe kurallarına uyulması bir müddet daha zorunlu görünüyor.
Ortak dertlerin çözümü, ortak akıl ile bulunur.Bu zor günlerde küçük hesapları, ötekileştirme ve ayrıştırmayı bırakıp, elbirliği ile sorunları aşmanın yollarını bulmalıyız.Lakin siyasi fanatizm virüs salgını falan dinlemiyor. Tıka basa doldurulmuş salonlarda parti kongreleri devam ediyor.
Otellerde toplantılarda…
“Hadi biz site toplantısı yapalım”, diyoruz. Valilik talimatı ile yasak olduğundan ceza kapıda…
Neden?
“Maske, temizlik ve mesafe…” Bu kural, keyfi uygulanıyor. Güçlü ve muktedir olanlar istedikleri yerde ve şekilde toplantılar yaparken… Bazı toplantılar ise korona önlemi gerekçesi ile engelleniyor.
Çifte standart değil mi?
Sahi, parti kongreleri için toplanan kalabalık… Maske, mesafe temizlik kurallarına nasıl uyuyor?Bu işin, bir ilmi varsa millet de öğrensin!
Başkalarına verdiği öğütlere kendisi uymayan ve hatta tersini yapan kimseler için söylenen bir söz vardır: “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.”
Korona salgını ve etkileri milletin ortak sorunudur. Olumsuz sonuçlarını herkes görüyor ve katlanıyor.
Önlemlerle ilgili eleştirilerimizi bazıları yine yanlış anlayacak, söylenen her şeyi bir siyasi partiye taraftarlık veya karşıtlık olarak algılayacaklardır.
Bu kadar siyaset batağına gömüldük!
Bu salgın, herkesin hayatını ilgilendiren bir konudur. Yaptığımız uyarılara, “Haklı ve doğru” diyebilecek çok az sayıda insan kaldı. Siyasetin aktörleri olaya, “ Bizim parti ile ilgili bir eleştiri var mı, yok mu?” penceresinden bakıyor.
Varsa yandın! “Zaten muhalif yazıyor, hain” damgası hazır.
Korona önlemleri konusunda devlet önlemlerini alıyor. Polis denetimlerini sürdürerek yasağa uymayanlara ceza yazıyor.
Bu doğru.
Cadde ve sokaklara çıkın, millet yine bildiğini okuyor. Böyle olunca da salgının önünü alamıyoruz.Bu da mı iktidarın suçu?
Devleti haklı çıkaran, halkı suçlayan bir görüş olmasına rağmen, kısmen de olsa doğrudur.“Öyleyse devlet sokağa çıkma yasağı ilan etsin” O zaman da, “Hükümet halka baskı yapıyor, iktidar zaten yasakçı bir tutum içerisinde…” denilecektir.Zor bir denklem!
Bir süre sokağa çıkma yasağı getirilmesi… Belki de daha etkili bir yöntem olacaktır. Lakin esnaf darda olduğundan kepenkler birer birer kapanıyor. İşsizlik ise çığ gibi büyüyor ve emekli geçinemiyor.
Esnafa ve emekliye yeterli desteği veremeyen iktidar, yasağın ekonomik etkilerini hesap ederek şimdilik hafta sonu yasağı ile yetiniyor. Nereden baksan sıkıntılı!
Her şey açıkça konuşulsa… Bu millet ne acılara katlanır! Yeter ki, sevinçler gibi sorunlar da birlikte paylaşılsın.Yok, sen katlan! Ben işime geldiği gibi hareket edeyim.Taraftarı olduğu siyasi yapının her icraatında muhakkak bir hikmet arayan zihniyethastalıklıdır.
Kendini ayrıcalıklı sayan da…
Korona, bir felakete neden olacak büyüklükte seyrediyor. Aşılama dünyada hızla devam ediyor. Bizde ise hala aşı tartışmaları var.
“Yeterince aşı gelmedi!”, “Çin aşısı güvenilmez!”, Aşılamada yine kayırıcılık ve ayırımcılık yapılıyor!”
Ne olacak halimiz?
Bu durumda bile alışkanlıklarımız, davranış ve düşünüş tarzlarımız değişmiyor.
Siyaset tarzı da…
“Can çıkar huy çıkmaz” derler ya… İktidar artık kendi koyduğu kurallara önce kendisi uymalıdır. Muhalefet ise, “Çarşı her şeye karşı” mantığından uzaklaşmalı, milletin hayrına yapılan işlere destek olmalıdır.
Belki de bu sıkıntılar güç birliği ile çabuk geçecektir.
“Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216).
Bu beladan tez elden kurtulmak dileği ile…
Hoşçakalın.