Sadakat ve biat… Özellikle doğu toplumlarının vazgeçemediği iki kavramın adıdır. Bu nedenle toplum biat ve sadakati öne çıkarıyor ve siyaset de buna göre şekilleniyor.
Bağlılık göstermezsen ya da itaat etmezsen ne olur? “Hain!”İhanet etti!
Hâlbuki modern toplumlarda kişiye veya lidere biat edilmez, ilkelere ve kurallara bağlılık gösterilir.“Beşer/insan şaşar.”
İnsanlar belli amaçları gerçekleştirmek için bazı ilke ve kurallar etrafında bir araya gelirler.Esas olan, amacın gerçekleşmesidir. Esas amaç; liderin makamını korumak değildir.
Rahmetli Galip Erdem; “Bizler Davayı Ağrı Dağı’nın zirvesine çıkaracaktık. Yola koyulduk, bin zahmet ve emekle, acılar çekerek dağa tırmandık. Zirveye vardığımızda sevincimiz sonsuzdu ama küçük (!) bir noksanımız olduğunu fark ettik: Davayı dağın eteklerinde unutmuştuk.
Meğer biz dâvayı değil, kendimizi zirveye çıkartmışız…”diyor.
Haksız mı?
Lidere… Kendini davaya adadığı, ilke ve kurallara uyduğu sürece bağlılık da gösterilir, itaat de edilir.Liderin yanlış yaptığı, yalan söylediği veya insanları kandırdığı apaçık ortada iken, körü körüne bağlılık teslimiyettir.
İradenin teslim edilmesi ise kulluktur. Peygamberimiz; “ Ben de sizin gibi beşerim, sadece Allah’a itaat ediniz” demiştir.
Mesaj gayet nettir.İnsan kandırılabilir! Aldatılabilir!Liderlerin de duyguları, inançları, zaafları, zekâ kapasiteleri, beklentileri, başarı ya da başarısızlıkları vardır. Karar verici konumda olduğu için lideri, çıkarlar uğruna kutsamak doğru bir yaklaşım değildir. Kaldı ki, lider de dâhil geçerli olan şey, örgütsel amaç yani davadır.O da davaya bağlılığı ölçüsünde önem kazanır.
Lidere biat etmeyelim mi?Kayıtsız şartsız, biat ve sadakat isteniyorsa…” Hayır.”
Özgür irademizi bir başkasına niye ipotek verelim?Başka bir ifadeyle, koşulsuz itaat… Sadakat değil, “sürüleşmek ve bir çeşit zihinsel köleleşmektir.”
Modern devlet yönetiminde, biat ve sadakat anayasaya ve yasalara gösterilir. Ve herkes yemin ettiği kurallara uyar.Aksi halde kabile kültürü geçerli olur.
“Lider ne derse o…”
Devlet biat ve sadakat ölçülerine göre değil, kariyer ve liyakat esas alarak yönetilir.Eş dost akraba ve yandaşlarla devlet yönetilirse… Devletin kolonları çöker, güven azalır, adalet zedelenir.
AK Parti İzmir İl Kongresi’nde AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın dili sürçtü. CHP’yi eleştirirken “Kendi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık dalgasıyla hesaplaşmayı reddeden bir zihniyettir, bizim zihniyetimiz” dedi.
Salonun coşkusu altında yapılan heyecanlı konuşmalarda olağandır bu tür hatalar… Daha önce ki liderler de hata yaptı. Özellikle Çiller kırdığı potlar ile meşhurdu. Lâkin yanlış olan yakınında olması gereken iletişim danışmanlarının düzeltme yapmaması veya yaptırmamasıdır.Konuşma sonrası o konuşmaya tasdik bekleyen bir bakış… Tribünlerin coşku dolu alkış ve tezahüratı…Derler ya… İnsana en büyük zarar, en yakınından gelir.
AK Partiyi de her şeye bilip bilmeden alkış tutan dalkavuklar bitirecek.İç kurt gibi içten içe…Bu olay bana Muaviye’nin,“Dişi Deve ”hikâyesini hatırlattı: “Muaviye Şam’da, Hazreti Ali iseKüfe ’de validir, aralarında anlaşmazlık vardır, savaş çıkmak üzeredir.
Bir gün, bir deveci, yüklediği mallarla Küfe ’den Şam’a gelir, açıkgözün biri deveye sahip çıkar; “Bu dişi deve benimdir” der.
Küfeli kendisinden emindir, çünkü devesi erkektir. İtiraz eder, dinletemez.
Sorun Muaviye’ye kadar yansır. Hadise büyür. Ahali olaydan haberdar olur..
Halk bir meydanda toplanır.
Muaviye, Bu dişi deve benimdir diyen Şamlı `ya sorar;
“Bu dişi deve kimindir?”
“Benimdir!”
Muaviye de onaylar, “Evet, bu dişi deve Şamlınındır!”
Sonra halka sorar; “Bu dişi deve kimindir?”
Hep bir ağızdan cevap verirler; “Bu dişi deve Şamlınındır!”
Küfeli neye uğradığını anlayamaz, şaşkın şaşkın bir kenarda dururken Muaviye çağırır;
“Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: “Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!
Var git Ali’ye söyle ayağını denk alsın!”
Kıssadan Hisse…
Devlet yönetiminde ve yerel yönetimlerde aykırı ses istemeyen,lafa geldi mi, fikir ve düşünce özgürlüğünden bahseden bazı yöneticiler…
Her nedense… Hep nefsi okşayan, ne derse alkış tutan, onları kutsayan kişilerle çalışmak istiyor.
En büyük zararı da bunlardan görüyor!
“Demokrasi özgürlük ister efendiler, biat değil!”